Aile üyelerimizin bazı davranış ve tutumları toplum tarafından normal görülse de aslında bu davranışlar psikolojik sağlığımıza iyi gelmeyebiliyor. Bu durumlardan bazılarını sizin için listeledik.
Karşıt bir fikri ya da sorgulanmayı kabul etmeyen aile üyeleri:
Aile içindeki bir gidişata karşı çıkmak veya karşıt fikir öne sürmek her zaman için ‘’saygısız’’ bir davranışa eş değer olmuyor. Benzer bir şekilde, ‘’saygılı’’ biri olmak uyum sağlamak ya da diğerleriyle aynı görüşte olmak anlamına da gelmiyor. Bize doğru gelmeyen durumlara karşı çıkabiliriz elbette ama önemli olan bunu nasıl yaptığımız. Karşımızdakinin düşüncelerini, duygularını veya gerçekliğini yok saydığımız noktada işler istenmeyen bir hale gelebiliyor.
Etrafındakiler için zararlı bir aile üyesini sırf ‘aileden’ olduğu için tolere etmek:
Bazı aileler, yaşanılan istismar durumlarının üzerini kapatarak bunu uygulayan aile bireylerini tolere edebiliyorlar. Ancak kim uygularsa uygulasın fiziksel, duygusal ya da mental istismarın hiçbir koşulda tolere edilmemesi gerekiyor. Eğer biri sonuçlarını hesap etmeden bizi incitmeyi göze alabiliyorsa duygusal enerjimizi korumak ve kendimiz için en iyisini düşünmek hakkına her zaman sahibiz.
Sınırların olmadığı ya da sınırların çok rahat aşılabildiği aileler:
Kişisel sınırlarımızın aile üyelerimiz ya da ebeveynlerimiz için geçerli olmadığına dair bazı yaygın inanışlar bulunabiliyor. Oysa sınırlarımız herkes için geçerli, bu kişiler ailemizden olsa dahi. Mental, fiziksel ve duygusal enerjimizi korumak, ailemizle daha iyi vakit geçirmek veya onlarla daha iyi ilgilenmek için de aslında oldukça önemli.
Çocukların ebeveynlerinin ihtiyaçlarını karşılamak durumunda kaldığı aileler/ ebeveynleştirilen çocuklar:
Aslında pek çok kişi çocukluğunda aile üyelerinin sorunlarına çözüm sağlamak ya da onlara ekstra özen göstermek için üzerlerinde bir baskı veya beklenti hissedebiliyor. ‘Ebeveynleşme Travması’ olarak da görülebilen bu durumda çocuklar ağlanacak bir omuza ya da aile içi bir evlilik terapistine de dönüşebiliyorlar. Bu anlamda, ebeveynlerin kendi mücadelelerinin veya problemlerinin bulunması gayet doğal olduğu gibi bunları düzeltmekten çocuğun sorumlu olmadığını da belirtmek gerekiyor.
Aile içerisindeki birçok kararı almaktan ebeveynler sorumlu olsa da bu noktada önemli olan, bu kararlar alınırken diğer aile üyeleriyle kurulan iletişim oluyor. Diğer üyelerin de fikir ve duyguları göz önünde bulunduruluyor mu, ebeveynler yeni fikirler veya alternatifler için esnekler mi gibi soruların mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor.
Sizin için her zaman en iyisini bilen, hatta sizi sizden daha iyi tanıyan aile üyeleri:
Ailemizin bizi diğer insanlardan daha derin bir seviyede tanıyor olması mümkün olsa da bu durum özgür irademizi kısıtladığında toksik bir yere evrilebiliyor. İnsanlar bizi tanıyabilirler ama gerçek bizi, duygularımızı, gerçekliğimizi, inanışlarımızı, hayallerimizi, beklentilerimizi ve değerlerimizi yine en iyi kendimiz bilebiliyoruz.
Sorunlarını çözmek yerine her şey yolundaymış gibi davranan aileler:
Sorunları zamanında konuşup çözmektense halının altına süpürmek daha çok soruna ve güven duygusunun azalmasına sebep olabiliyor. Sorunların hiç konuşulmadığı bir ortam, aile bireylerine güvensiz ve samimiyetsiz hissettirebiliyor. Üstelik, bu ortamda büyüyen çocuklar, gelecek ilişkilerinde tartışmaların nasıl çözümleneceğine dair doğru bir rol modele sahip olamıyorlar.
Yazar: Elif Sabuncuoğlu
Düzenleyen: Dr. Gizem Sürenkök
Bu yazı @mindmatterswithdiv adlı hesabın “7 toxic family behaviors that are normalized by society.’” adlı gönderisinden derlenerek hazırlanmıştır.
Benzer yazılar
Romantik İlişkilerde Takım Olabilmek: Ortak Hedefler
Aşk ve uyum mutlu bir romantik ilişki için önemli olsa da ortak ilişki hedefleri belirlemek, güçlü ve sürdürülebilir bir ilişkiye sahip olmamızda önemli bir rol oynuyor.
Kıskançlık romantik ilişkiler için sağlıklı olabilir mi?
Kıskançlık doğru zamanda ortaya çıktığında ve doğru yönetildiğinde romantik ilişkilerimizdeki tatmini, güveni ve bağlılığı artırabiliyor.
Kendimizle ilişkimiz romantik ilişki memnuniyetimizi olumlu etkiliyor!
Öz şefkat, duygusal zeka ve farkındalık gibi kendimizle olan ilişkimize dair kavramlar romantik ilişki memnuniyetimize etki edebiliyor.
“Hadi Beni Güldür Biraz!”
Araştırmalar mizahın partner seçiminde yer alan faktörlerden biri olduğunu gösteriyor. İyi bir mizah anlayışına sahip olmak, insanları daha çekici kılıyor
Daha Motive Hissetmeniz Mümkün!
Uzun süredir motivasyonsuz ve amaçsız hissediyor, günlerinizin durağan ve birbirinin aynısı gibi geçtiğini düşünüyorsanız languishing yaşıyor olabilirsiniz.
FOMO: Bir Şeyleri Kaçırma Korkusu
Arkadaşlarımızın davet edilmediğimiz buluşmalardan fotoğraflarını görmek ya da işsizken bir arkadaşımızın işe başladığını görmek… Bunlar içine korku salıyor mu? Eğer evetse FOMO’dan muzdarip olabilirsin!
Riskten Kaçınmanın Riski: Konfor Alanlarımız
Siz de konfor alanınızdan çıkmakta zorlanıyor ve bir türlü risk alamıyorsanız bu yazıdan ilham alabilirsiniz!
Partnerler Arasındaki Cinsel İstek Farklılığı İlişkinin Sonu mu?
Partnerlerin cinsel istek seviyeleri farklı olursa bu durum ayrılıkla sonlanmak zorunda mı? Yoksa bir çözüm yolu bulunabilir mi? Cevapları yazımızda!
İlişkilerdeki 4 Alarm Verici İşaret
Romantik ilişkilerimizde büyük sorunlar baş göstermeden önce genellikle bize küçük ve gizli bazı uyarı işaretleri veriyorlar. Bu işaretler hakkında farkındalık kazanmak hem sağlığımızı korumamıza hem de daha olumlu ilişkilere adım atmamıza yardımcı olabilir.
“Ve Sonsuza Dek Mutlu Yaşadılar…”
Bir ilişkiye, çoğu zaman “sonsuza dek mutlu yaşamak” gibi beklentilerle başlarız. Ancak bu beklentiler karşılanmayınca hayal kırıklığına uğrayıp öfkelenir, hatta belki bazen o ilişkide olmaktan pişmanlık bile duyarız.
İnternet sitemizde deneyiminizi iyileştirmek ve kişiselleştirmek amacıyla ve kullanımlarınızın istatistiksel analizi için bazı çerezler (3. taraf çerezler dahil) kullanıyoruz. Bu çerezlerin kullanımını onaylamak için Çerezleri Kabul Et tuşuna basın. Daha fazla bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.