Çocuklara gerek sınırları gerekse hayatı öğretirken tutarlı olmanın öneminden bahsediyoruz. Ancak bazen bu tutarlı olma çabası ebeveynlerin gereğinden fazla yorulmalarına sebep olabiliyor. Ebeveynler çocuklarına yemeğin sofrada yeneceği, kirlendiklerinde duşa girileceği ya da kendi yataklarında yatmaları gerektiği gibi kuralları aşılamaya çalışırken bazı günler saatlerce ağlayarak ayak direten bir küçükle karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu gibi günlerin sonunda, evler rutini bozmamak adına yorgun düşmüş ebeveynler ve ağlamaktan gözleri şişmiş çocuklarla doluyor. Hal böyleyken ister istemez sorguladığımız oluyor: İyi bir ebeveyn olmak için sınırları ne pahasına olursa olsun net bir şekilde çizmek mi gerekiyor?
Tutarlı bir ebeveynliğin güvenli bağlanmanın ana bileşenlerinden olduğu görülüyor. Sonuçta çocuklar davranışlarının sonuçları tahmin edilebilir bir şekilde tutarlı olduğunda bunları sağlıklı bir şekilde şekillendirebiliyorlar. Ancak tutarlı olmak, mükemmeliyetçilik ile aynı anlama gelmiyor. Aynı şekilde tutarlı ebeveyn olmak da mükemmel bir tutarlılık sergilemek adına kendinden beklenen düzeni asla bozmamaya çalışmak anlamına gelmiyor. Örneğin, kendi mental sağlığını korumak için arada sırada çocuklarının istekleri karşısında pes eden bir anne kötü bir anne olmuyor. Ya da evin huzurunu koruyabilmek adına küçük şeylerden ödün veren bir baba doğrudan çocuğunun güvensiz bağlanmasına yol açmıyor. Ancak benzeri tutarsızlıklar alışkanlık haline getirilirse ve çocuklar davranışlarının sonuçlarını kestiremeyecek hale gelirse o zaman güvensiz bağlanma dinamikleri oluşabiliyor. Ara sıra tahammülümüzün zorlandığı zamanlarda pes etmek ise insanlık hali sonucu her ebeveynin başına gelebilecek doğal bir tepki oluyor.
Bir ebeveyn olarak gün içerisinde yüzlerce karar almak zorunda olduğunuz ve bunları yürürlüğe koyduğunuz düşünülürse arada sırada aldığınız kararlardan caymanız gayet doğal gözüküyor. Bu gibi zamanlarda yaptığınızdan pişman olmak yerine kendinize şefkatle yaklaşmanız size çok daha iyi gelebilir. Çünkü günün sonunda siz de insansınız ve zaman zaman yolunuzu şaşırabilirsiniz. Tutarsız davrandığınız bu zamanlarda kendinize şefkat göstermeniz ve çocuğunuza durumu açıklamanız çocuğunuzun da öz şefkati yüksek bir birey olmasına yardımcı olacaktır. Sonuçta çocuğunuza hata yaptığında kendisine yüklenmesi ve kendisini sadece hata yapmamak koşuluyla sevmesi gerektiğini öğretmek istemezsiniz değil mi?
"Ne zaman pes edebilirim?" sorusuna gelirsek elbette bunun genel geçer bir cevabı olmadığını söylemek isteriz. Zorlandığınızı hissettiğiniz zamanlarda derin bir nefes alın ve o an uygulamanızın şart olduğu tek bir doğru davranış olmadığını hatırlayın. Seçeneklerinizi gözden geçirin ve o an size en doğru görünen neyse onu yapın.
Absürd bir örnek ile başınıza gelebilecek benzer bir durumu hayal edelim. Çocuğunuzun gece yarısı uyanıp suyuna buz atmanızı istediğini düşünün. Bu garip istek karşısında bir anlığına "Bu ne şımarıklık?" diye düşünebilir ve bu isteği yerine getirmenin anlamsız olduğuna karar verebilirsiniz. Ancak çocuğunuz sizin olumsuz cevabınız karşısında bir anda ağlamaya başladığında daha farklı bir çözüm düşünmeniz gerekebilir. O an yan odada uyuyan kardeşini veya eşinizi uyandıracağından endişelenebilirsiniz. Ya da sabah çok erken kalkmanız gerektiği için şu an onu sakinleştirerek vakit kaybetmek istemeyebilirsiniz. Bu durumda pes etmeniz doğal bir çözüm gibi görünebilir.
Ancak unutmayın ki bu gibi durumlarda nasıl pes ettiğiniz de önem taşıyor. Birinci önceliğiniz çocuğunuza karşı dürüst olmak ve pes etmenin sorumluluğunu üstlendiğinizi ona göstermek olmalıdır. Çocuğunuza "Tamam, kararımı değiştirdim. Gidip istediğin buzları getiriyorum." dedikten sonra "Çünkü bir an önce uykuya dönmemiz gerçekten çok önemli." diyerek nedenini anlatmanız çocuğunuzun durumu daha şeffaf bir şekilde anlamasını sağlayacaktır. Bu cümleleri sarf etmek yerine "Tamam, pes ediyorum. Sen kazandın!" diyerek buzları getirdiğinizde çocuğunuza isteklerini ağlayarak diretmesinin uygun olduğunu öğretmiş olursunuz.
Bu pes etme davranışınızın sadece bir seçim olduğunu hatırlatmak isteriz. Her zaman tutarlı olmak uğruna kendinize veya çocuğunuza yüklenmek zorunda değilsiniz. Çünkü kendinize mükemmel bir şekilde tutarlı olmak gibi gerçekçi olmayan beklentiler yarattığınızda çocuğunuzla aranızdaki ilişki de olumsuz yönde etkilenebilir. Ebeveynliğin en önemli kısımlarından birinin mükemmel olmaya çalışmak olmadığını unutmayın. Önemli olan çocuğunuzla olan ilişkinizin genellikle olumlu seyretmesi ve ona güven ve sevgi dolu bir ortam sunabilmeniz. Ebeveynlik yolculuğunda karşınıza çıkan zorlukları keyifle göğüsleyebilmenizi diliyoruz!