Kendinizi hiç çocuklarınızı okula yolladıktan sonra yere çökmüş, ne yapacağınızı bilemez halde buldunuz mu? Böyle anlarda kendinize "Ben kimim ve burada ne yapıyorum?" diye sordunuz mu ya da uzaktaki bir arkadaşınızın yanına gidip hiç dönmemeyi düşündünüz mü? Yapılan bir araştırmaya göre ebeveynlerin yüzde 8'i hiç çocuk yapmamış olmayı diliyor. Bu çalışma gösteriyor ki milyonlarca ebeveyn bir çocuk dünyaya getirmiş olmaktan dolayı pişmanlık duyuyor.
Bütün ebeveynler zaman zaman çocuklarına karşı karmaşık duygular besliyorlar. Bir yandan çok severken bir yandan öfkelenebiliyorlar. Ancak pişmanlık hissi ebeveynleri çok derinden etkiliyor. Bu durum ebeveynlerin çocuklarına karşı davranışlarını ve tutumlarını şekillendiriyor. Çocuk yapmış olmaktan dolayı pişmanlık duyan ebeveynler çocuklarına karşı daha sert ve reddedici bir şekilde davranabiliyorlar. Bu ebeveynlerin çocukları ise kendilerini duygusal bir yoksunluğun içinde buluyor çünkü ebeveynleri her ne kadar fiziksel olarak yanlarında olsalar da zihnen çok daha uzak yerlerin özlemini çekiyorlar. Çocuklar gelişim dönemlerinde çevrelerinden ziyade kendilerine odaklı oluyorlar ve bu durum ebeveynlerinin duygusal yokluğunu kendi başarısızlıkları ve kusurları olarak görmelerine yol açıyor.
Peki neden ebeveynler çocuk sahibi olmaktan dolayı pişmanlık duyuyorlar? Araştırmacılar bu durumun iki ana sebebi olduğunu ileri sürüyorlar. Bunlardan ilki tükenmişlik. Ebeveynler çocuklarının ihtiyaçlarına ve isteklerine odaklanarak kendi ihtiyaç ve isteklerini unutabiliyorlar. Bu durum kendilerini yalnız, çaresiz ve bitkin hissetmelerine yol açıyor. Üstelik çevreleri tarafından yeterince desteklenmediklerini hissediyorlarsa durum daha kötü oluyor. Bir başka çalışma ise mükemmeliyetçi ebeveynlerin çocuk yapmış olmaktan dolayı pişman olmaya daha yatkın olabileceklerini gösteriyor. Çünkü mükemmeliyetçi ebeveynler çocuklarıyla ilgili her şeye gereğinden fazla odaklanıyorlar ve kaçırdıkları en ufak nokta kendilerini olumsuz değerlendirmelerine yol açıyor. Aynı zamanda finansal zorluklar, yalnız bir ebeveyn olmak ve çocukluk döneminde istismara maruz kalmış bir ebeveyn olmak tükenmişlik sendromuna zemin hazırlayabiliyor.
Tabii ki her tükenmişlik yaşayan ebeveyn çocuk yapmış olmaktan dolayı pişman olmuyor. Sosyal destek ve öz bakım, tükenmişlik sendromunun etkilerini azaltıyor. Dahası, partnerle iş bölümü yapmak ve tüm yükü tek bir ebeveynin omuzlamaması tükenmişliğin önüne geçiyor. Profesyonel destek almak da bu durumun üstesinden gelmek için atılabilecek önemli adımlar arasında yer alıyor.
Ebeveynlerin çocuk yapmış olmaktan dolayı pişmanlık duymasının ikinci ana sebebi ise zaten en başından çocuk istemiyor olmaları. Çocuk yapmış olmaktan dolayı pişmanlık duyan babaların 10'da 8'i başından beri çocuk istemediklerini ama partnerlerini memnun etmek için çocuk yapmayı kabul ettiklerini ifade ediyor. Çocuk istemeyen ebeveynler, çocukları olduktan sonra geçmiş yaşantılarına özlem duymaya başlıyor ve eğer çocukları olmasaydı şu an ne yapıyor olacaklarına dair hayal kuruyorlar. İstenmediğini hisseden çocuklar ise kaygıya ve depresyona daha yatkın oluyor. Çünkü ebeveynlerinin mutsuzluğunu hissediyor ve bunun sorumlusu olarak kendilerini görüyorlar. Bu durumdaki çocukların "Benim neyim yanlış?" sorusunu kendilerine yönelttikleri ve hatalı ve kusurlu oldukları için sevilmediklerini düşündükleri görülüyor.
Ebeveynlerin bu deneyimi yaşamamaları ve istemedikleri sürece çocukların sağlığı için de bu yola girmemeleri çok önemli. Çünkü çocuk yapmak ne toplumu ne de partneri memnun etmek için alınabilecek bir karar. Doğum kontrol yöntemlerini yaygınlaştırmak ve kullanımını öğretmek bu süreci yönetmek için önem taşıyor.
Çocuk sahibi olmaktan dolayı pişman olduğunu dile getirmek bir ebeveyn için kolay olmuyor. Yargılanmaktan, bencillikle suçlanmaktan ve yetersiz hissetmekten korkulabiliyor. Öte yandan, bu pişmanlığı yaşayan kişi sayısı aslında azımsanamayacak kadar fazla. Bu pişmanlığı dile getirmek, duyguları paylaşmak ve birbirlerine destek olmak ebeveynlerin üzerindeki baskıyı hafifletiyor. Çünkü insan en nihayetinde zorlu tecrübelerin içinde yalnız olmadığını duymak istiyor.