Çoğumuz, bunca potansiyel partner varken neden o kişiyi partnerimiz olarak seçtiğimizi düşünmüş ve ne yaparsak ilişkimizde daha mutlu olacağımız üzerine kafa yormuşuzdur. Bu iki konu için de önemli olan bir durum var: partnerlerin benzerlikleri ve farklılıkları.
Benzerlik etkisine göre insanlar fiziksel, psikolojik ve demografik açıdan kendilerine benzeyen kişileri daha çekici buluyorlar. Partnerler arasındaki davranış benzerliği de partnerleri birbirine daha çok çekiyor. Kişinin davranışlarının kabul edildiğini görmesi, dünyayı doğru şekilde algıladığına dair bir inanç oluşturuyor. Bu durum da karşısındaki kişiye daha olumlu duygular hissetmesini sağlıyor. Ayrıca partnerlerin arasındaki benzerliklerin fazla olması, uzun süreli bağlılıklarını olumlu yönde etkiliyor.
Romantik ilişki içerisinde partnerler; yakın yaşlara, zeka seviyelerine; benzer politik ve dini tutumlara ve değerlere sahip oluyorlar ama aynı durum kişilik özellikleri için geçerli olmayabiliyor. Kişilik özelliklerindeki benzerlik, diğer benzerliklere göre ilişki memnuniyetinde daha düşük bir etkiye sahip oluyor. Bireylerin benzer kişilik özelliklerinin olması; benzer davranışlara, ilgi alanlarına ve geçmişe sahip olmalarından daha düşük bir etki yaratıyor. Fakat bir ilişkideki bağlılık ve yakınlık arttıkça kişilik özelliklerinin benzerliğinin önemi de artıyor. Öyle ki partnerlerin kişilik özellikleri birbirine benzedikçe evlilik memnuniyetleri de artıyor. Üstelik partner benzerliklerinin olumlu etkileri bununla sınırlı değil. Benzer politik görüşlere sahip olmak da olumlu etkilere sebep oluyor. Bir çalışmada, katılımcılara bazı potansiyel partnerlerin sosyal medya profilleri gösteriliyor. Katılımcılar, kendi politik görüşlerine benzer içerikler paylaşan kişilerle ilişki kurma konusunda daha olumlu düşüncelere sahip oluyorlar.
Partnerler arasındaki benzerlik, bir ilişkiyi başlatan nokta olabildiği gibi ilişki içindeki partnerler de zamanla birbirlerine benziyor ve böylece daha mutlu oluyor da olabilirler. Bir ilişkinin başlama sürecinde partnerler arası benzerlikler oldukça olumlu etkiye sahip oluyor. Örneğin, bize benzediğini düşündüğümüz kişilere veya daha önce tanıdığımız birine benzeyen kişilere aşık oluyoruz. Bizimle yakın seviyede fiziksel çekiciliğe sahip olan kişilerle birlikte olmak istiyoruz. Aile değerlerimize yakın değerlere sahip olan kişilerle romantik bir ilişkiye başlamaya daha istekli oluyoruz. Hatta yapılan bir çalışmada depresyon seviyeleri yakın olan partnerlerin ilişkilerinden daha memnun oldukları ortaya çıkıyor. Ayrıca kişiler, genellikle kendilerine benzer eğitim geçmişine sahip olan kişilerle evlenmeyi daha çok tercih ediyorlar.
Uzun süren ilişkilerde veya evliliklerde de partnerler arası benzerliklerin etkisi olumlu yönde oluyor. Örneğin, evli partnerlerin ekonomik gelirlerinin birbirinden çok farklı olması, yüksek boşanma oranları ve düşük evlilik memnuniyeti ile yakından ilişkili olarak ortaya çıkıyor. Bir araştırmada sosyo-ekonomik düzeyleri farklı olan partnerleri gözlemleyen kişilere bu partnerlerin duygu ifadeleri soruluyor. Gözlemleyen üçüncü kişiler, daha çok sosyo-ekonomik düzey farkı olan partnerlerin olumsuz duyguları, olumlu duygulardan daha çok ifade ettiklerini gözlemliyorlar. Sosyo-ekonomik düzey farkı, zaman geçtikçe ilişkilerde daha düşük memnuniyete, yakınlığa ve daha fazla ayrılık düşüncesine sebep oluyor.
Bir ilişkideki kişilerin değer verdikleri şeylerin benzer olmasının veya aynı tutuma sahip olmalarının ilişki kalitesiyle bir ilgisi bulunmuyor. Aynı doğrultuda, partnerlerin aynı dine inanmalarının ve aile içi rollerden beklentilerinin benzer olmasının da ilişki memnuniyetiyle bir bağı bulunmuyor. Öte yandan yapılan bir başka çalışmaya göre partnerler arasındaki dini inanç ve spor aktivitelerindeki farklılıklar ilişki memnuniyetini azaltıyor.
Farklı çalışmaların farklı sonuçlar göstermesi, partnerler arası benzerliklerin etkisinin bireysel farklılıklar sebebiyle değişebileceğini gösteriyor. Bu benzerlikler hakkında partnerlerin ne düşündükleri, benzerliklerin olumlu mu olumsuz mu etkisinin olacağını değiştiren bir faktör. Örneğin güvene, sevgiye, uyuma önem veren biri, partneriyle bu özellikler hakkında benzer olmaya da önem veriyor ve ilişki doyumu daha fazla oluyor. İlgi alanlarının, davranışların, dini inançların benzerliklerine verilen önem kişiden kişiye göre değişiyor. Bu konulardaki benzerliklere önem veren biri için benzerlik arttıkça ilişki memnuniyeti de artıyor. Öte yandan, bu benzerlikleri önemsiz gören birinin ilişki memnuniyeti, bu benzerliklerden etkilenmiyor. Örneğin, biri partneriyle çocuk yetiştirme pratiklerindeki benzerlikleri önemserken başka biri partneriyle ekonomik yaklaşımlarındaki benzerliği önemseyebiliyor. Kişilerin ilgi alanları ve dini inançlardaki benzerliklere verdikleri önem değişse de neredeyse herkes davranış benzerliğine çok önem veriyor.
Bir ilişkinin içindeki partnerler hem benzer hem farklı özelliklere sahip. Bu sebeple mutlu ilişkilerin arkasındaki sebepleri sadece partnerlerin benzerlikleriyle açıklamak çok sağlıklı görünmüyor. Örneğin, konfor alanımızın içine dahil olabilen bir partnerle birlikte olmayı tercih edebiliriz ve bu tercihimiz bizimle benzerlikleri bulunan bir partnerle mümkün olur. Fakat ilişkimizde heyecanların da bulunması için partnerimizin konfor alanımızı genişletebilmesi gerekiyor. Bu da ancak bizden farklı özelliklere sahip bir partnerle mümkün oluyor. Bizden farklı biriyle birlikteyken kendimizi geliştirebiliyoruz. Bu durumda zıt kutuplar birbirini çekiyor sözü de bir noktaya kadar geçerli gibi görünüyor.
Benzer geçmişe sahip olduğumuz kişilerle romantik bir ilişki içine girmemiz daha muhtemel olsa da sadece bize her yönden benzeyen kişileri tercih etmiyoruz. Bu sebeple, bir ilişkide hangi benzerliklerin ve farklılıkların bulunmasına önem verdiğimizi bilmek, partnerimizi değiştirmeye çalışmamıza engel oluyor ve ilişki memnuniyetimizin artmasını sağlıyor.