Çeşitli kültür ve toplumlarda romantik ilişkilerin evliliğe evrilmesi olağan bir durum. Birçok kişiye göre hayatın önemli bir parçası olan evlilik, ilişkiler için mutlu bir son olarak görülse de aslında mutlu bir başlangıç da olabiliyor. Çiftlerin beraberliklerini resmiyete döken evlilik kararını etkileyen birçok faktör bulunuyor, bu faktörlerin en önemlilerinden biri de evlilik yaşı.
Evlilik yolunda kişinin partnerini tanıması için önemli bir adım olan "date" günlük hayatta çıkma, flört ve sevgililik gibi farklı şekillerde adlandırılıyor. Bireyin hayatındaki kişiyle evlenme kararı alıp almamasında büyük rol oynayan bu sürecin ne kadar uzun olması gerektiği ise kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Yapılan araştırmalar; bir yıldan daha az süren bir flört döneminden sonra gerçekleşen evliliğin boşanma ile sonuçlanması ihtimalinin, 1 ila 2 yıl süren flört döneminden sonra gerçekleşen evliliklere göre yüzde yirmi daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. 3 yıl ve daha uzun süren sevgililik süreci ise boşanma olasılığını yüzde elliye kadar düşürüyor ancak böyle bir durumda kişinin yaşı ve iki kişi arasındaki ilişki dinamiklerinin de belirleyici faktörler arasında olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu bilgiler ışığında flört süresi uzadıkça evlilik süresinin de uzadığını söyleyebiliriz.
Hayatın önemli bir parçası olan evlilik için en uygun olan yaş, cinsiyet faktörüne göre değişebiliyor. Yapılan bir ankete göre kadınlar evlilik için ideal yaş aralığının 23 ve 27 arası olduğunu söylerken erkekler ise ideal yaş aralığının 26 ve 30 arası olduğunu dile getiriyorlar. Kadınlar 23 yaşından önce gerçekleştirilen evlilikleri "erken" diye nitelendirirken erkekler ise 26 yaşından önce yapılan evliliklerin erken olduğunu düşünüyorlar. İlk evliliğini geç yaşta yapan erkeklerde öz saygı derecesinin daha fazla olduğu görülürken kadınlarda yaş ve öz saygı arasında böyle bir ilişki bulunmuyor. Anketten de görülebileceği üzere kadınlar erken yaşta evlenmeye erkeklere göre daha yatkın oluyorlar.
Kimi çiftler birbirini daha iyi tanımak için evlilik kararını almadan önce bir süre aynı evde yaşamaya karar veriyorlar. "Cohabition " olarak adlandırılan birlikte yaşama, özellikle 20'lerinde ve 30'larında olan kişiler tarafından sıkça tercih edilirken evlilik hayatının çiftler için uyumlu olup olmayacağı konusunda bilgilendirici olabiliyor. Beraber yaşayan çiftlerin her ne kadar yüzde yetmiş beşi partnerleri ile bir gün evlenmeyi düşünse de sadece azınlık bir kısım bu isteği eyleme döküyor. Araştırmalar, beraber yaşayan ancak partneri ile evlenmeyi düşünmeyen kişilerin ilişki kalitesinin evli çiftlere ve partneri ile yaşarken evlenmeyi düşünenlerin ilişki kalitesine göre daha zayıf olduğunu gösteriyor. Birlikte yaşayan çiftlerin evlilik fikrini eyleme dökmeleri birçok motivasyon sonucunda gerçekleşebiliyor. Partnerine duyduğu bağlılığı gösterme, aile baskısı, kişinin evli olma isteği gibi sebepler beraber yaşayan çiftlerin evlilik kararı almalarını sağlayabiliyor. Çiftlerin bu kararı almasındaki bir başka neden ise evliliğin arzu edilen bir yetişkinlik statüsü olarak görülmesi. Tüm bu unsurlar kişinin partneri ile evlenip evlenmemesini belirliyor.
Yetiştiğimiz aile ortamı birçok konuya yaklaşımımızı etkileyebiliyor, evlilik de bunlardan biri. Aile ortamı, çocukluktan yetişkinliğe geçen bireyin evlilik algısı üzerinde önemli bir role sahip. Ebeveynlerinin evlilik kalitesinin yüksek olduğunu gören kişiler, evlilik fikrine daha sıcak bakabiliyorlar. Ebeveynler hem olumsuz hem de olumlu model olarak kişinin evliliğe bakış açısını etkileyebilecek olsalar da, son araştırmalara göre ebeveynlerin evlilik kalitesi kişinin evliliğe bakış açısı üzerinde zaman geçtikçe daha küçük bir etkiye sahip oluyor. Çünkü kişi ailesinin yanından taşındıktan ve 18 yaşından sonra artık ailesinin daha az etkisi altında kalıyor.
Ne yazık ki evliliklerin beraberinde getirebileceği bir durum da boşanma. Evliliklerin yüzde kırkı boşanma ile sonuçlanıyor ve bu risk, çok genç yaşta evlenenler ve boşanmış ebeveynlere sahip kişilerde daha fazla görülüyor. Yine de bu durum, boşanmış ebeveynlere sahip kişilerin de evliliklerinin boşanmayla sonuçlanacağı anlamına gelmiyor. Kişilerin aile geçmişi evlilik kararını almalarını etkileyebilecek olsa da kişi yaş aldıkça kendi kararlarının sorumluluğunu almaya daha yatkın oluyor.
Sonuç olarak yaş faktörü bireylerin evlilik kararı almalarını etkileyen kriterler arasında öne çıkan etmenlerden biri oluyor. Kişilerin flört süreci, cinsiyet farklılığı, beraber yaşamayı resmiyete dökerek yetişkinlik statüsüne sahip olma fikri, bireyin ebeveynlerinin evlilik kalitesi gibi çeşitli unsurlar; kişinin evliliği gerçekleştirdiği yaşı belirlemesinde büyük bir rol oynuyor. Bu bilgiler doğrultusunda kişinin evlenmeye karar verdiği yaşın belirlenmesinde birçok motivasyon yer alıyor diyebiliriz.