- Bu insanların evliliklere olan inancının zayıflaması ve bundan dolayı daha az bağlılık göstermeleri.
- Bu kişilerin başkalarıyla iletişim kurma yetilerinin zarar görmüş olması.
Araştırmacılar, çevrenin ve biyolojik etkenlerin boşanma üzerindeki etkisini karşılaştırıyorlar. Karşılaştırma yapılırken, evlatlık olan insanları evlat edinen ailelerle bu kişilerin biyolojik ailelerine bakılıyor. Sonuçlara göre, evlatlık olan insanlar söz konusu boşanma olduğunda biyolojik aileleriyle çok daha fazla benzerlik gösteriyorlar. Aynı şekilde, bu kişiler boşanma konusunda kendi biyolojik kardeşlerine evlat edinildikleri ailelerdeki kardeşlerine kıyasla daha fazla benziyorlar.
Tabii ki bu sonuç bir "boşanma geni" taşıdığımız anlamına gelmiyor çünkü aynı araştırma çocuğun büyüdüğü çevrenin de bu konuda etkili olduğunu gösteriyor. Sadece bu etki genetik faktörlere kıyasla daha zayıf. Bunun yanında kişilerin karakterlerinin de boşanma üzerinde ciddi bir etkisi görülüyor. Duygusal dengesizlik hali, kendini tutamama ve düşünmeden hareket etme gibi özellikler, kişilerin boşanma riskini artırabiliyor.
Sonuç olarak, boşanma durumunun bir kader olmaktan ziyade, içinde bulunduğumuz çevre ve sahip olduğumuz aile ile yakından alakalı olduğu görülüyor.