Bağlanma Stilleri

Ekin Akyazıcı

Ekin Akyazıcı

yer tutucu

Berk Bilmez

Bağlanma Stilleri

Dance - Henri Matisse (1910)

Dance - Henri Matisse (1910)

Hayatımızdaki insanlara nasıl bağlanırız? Neden kimilerimiz bir romantik ilişkiye kolayca başlayabiliyorken diğerlerimiz bunun yalnızca düşüncesinden bile rahatsız olabiliyor? Neden bazı insanlar sorunlarını kendi kendine çözmeyi tercih ediyorken bazıları paylaşmayı tercih ediyor? Gerek romantik ilişkilerimizde gerekse arkadaşlık ilişkilerimizde çevremizdeki insanlarla benzer durumlar yaşasak da bu durumlara çok farklı şekillerde yaklaşabiliyoruz ve farklı tepkiler verebiliyoruz. Peki bu farklılıkların kaynağı nedir?
relate-banner

Günümüze kadar bu soruya çeşitli yollardan çeşitli cevaplar aransa da, Bağlanma Teorisi mevcut yanıtlar arasından en güveniliri olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki bu teori, çocukluk ve yetişkinlikteki yakın ilişkilerimizi anlamlandırmak amacıyla geliştirilen teoriler arasında belki de psikoloji biliminde en çok etki bırakan ve bilimsel kanıtlar açısından en zengin teori olarak görülüyor. İlk zamanlarda çocuk-ebeveyn ilişkisini daha iyi anlayabilmek amacıyla ortaya atılmış olsa da artık yetişkinlerin ilişkilerini incelemekte de sıklıkla kullanılıyor. Bu teorinin temelinde insanların güven, huzur, sevgi gibi ihtiyaçlarını bir başkasından sağlama ihtiyacı yatıyor. Bağlanma teorisine göre, bu ihtiyaç çocuklukta ebeveynlere karşı hissedilirken ileri yaşlarda bu figürün yerini genellikle romantik partnerler alıyor. Teoriye göre, erken çocukluk döneminde ebeveynlerimizle yaşadığımız deneyimler, ileride yakın olduğumuz insanlara karşı beklentilerimizi de şekillendiriyor. Bu beklentilerin de hayatlarımızı şekillendiren son derece önemli faktörler olduğunu dikkate aldığımızda, çoğunlukla beklentilerimizi karşılayan insanlarla birlikte olduğumuzu ve sonuç olarak ebeveynlerimizle kurduğumuz ilişkilere benzer deneyimler yaşadığımızı görüyoruz.

Bağlanma Teorisi ortaya atıldıktan kısa bir süre sonra, 12 aylık çocuklarla yapılan araştırmalarda çocukların genellikle 3 farklı bağlanma kategorisine ayrıldığı gözlemleniyor. Bunlar; güvenli bağlanma, kaygılı-kararsız bağlanma ve kaçıngan bağlanma türleri olarak ayrılıyor.

Güvenli bağlanan çocuklar, ebeveynlerinden uzak kaldıklarında huzursuzluk hissedip olumsuz tepkiler verseler dahi tekrar bir araya geldiklerinde çabucak sakinleşip normale dönüyorlar. Bu çocuklar ebeveynlerinin varlığında kendilerini güvende hissedip bağımsızca etrafı anlamaya ve oyun oynamaya yöneliyorlar. Çeşitli araştırmalardan elde edilen bulgular göz önüne alındığında, çocukların %67'sinin bu kategoride olduğu tahmin ediliyor.

Kaygılı-kararsız bağlanan çocukların ise ebeveynleri yanlarındayken bile huzursuz oldukları görülüyor. Güvenli bağlanan çocukların aksine, bu çocuklar yaşadıkları güvensizlik duygusundan dolayı huzurlu bir şekilde çevreyi keşfedemiyor ya da oyun oynamak gibi aktivitelere yönelemiyorlar. Ebeveynlerinden ayrıldıklarında huzursuzluk hissediyorlar, ebeveynleri geri döndüğünde bile kolayca sakinleşemiyorlar ve ebeveynlerine duydukları kızgınlığın geçmesi zaman alabiliyor. Çocukların %12'sinin bu kategoride olduğu düşünülüyor.

Kaçıngan (kaçınmacı) bağlanan çocuklar ise çoğu zaman ebeveynlerine karşı kaçınma davranışları gösteriyorlar. Aynı odadayken bile onlarla fazla iletişim kurmuyorlar, ayrıldıklarında ağlamıyorlar ve bir araya geldiklerinde de ebeveynle bir temas kurmaya çalışmıyorlar. Çocukların %21'inin de bu kategoride olduğu düşünülüyor.

Bilim insanları yetişkinlerde bağlanmayı kategorilere ayırmaktansa bir düzlem üzerinde incelemenin daha uygun olduğunu düşünüyorlar, çünkü aslında insanlar sınırları net olan bir kategoriye uymuyorlar. Bağlanma stilimiz bu yüzden bağlanma düzleminde bulunan iki eksen üzerinden değerlendiriliyor: bağlanma kaygısı ve bağlanma kaçınması. Bağlanma kaygısı kişinin ilişkilerine dair endişeleriyle ilgiliyken, bağlanma kaçınması kişinin bir ilişki kurmaktan ne kadar kaçındığını ölçüyor. Bağlanma stilleri de bu iki eksenden oluşan düzlemde 4 kategoriye ayrılıyor. Buna göre eğer kişi düşük bağlanma kaygısına ve düşük bağlanma kaçınmasına sahipse, bu kişi düzlemin güvenli bölgesinde bulunuyor. Güvenli bölgede olmak kişinin genellikle başkalarıyla yakınlık kurmaktan rahatsız olmadığına, kendini bir başkasıyla güvende hissedebildiğine ve bir başkasından destek almaktan kaçınmadığına işaret ediyor. Bu kişiler ilişkilerinde genel olarak bir güven ve bağlılık problemi yaşamıyorlar. Kişi eğer yüksek bağlanma kaygısına ve düşük bağlanma kaçınmasına sahipse, bu kişi kaygılı bölgede yer alıyor. Bu özelliğe sahip insanlar karşılarındaki insana çok fazla yakınlık gösteriyor ve sıklıkla terk edilme korkusu yaşıyor. Düşük bağlanma kaygısı, yüksek bağlanma kaçınması kişiyi kaçıngan bölgeye yerleştirirken hem yüksek bağlanma kaygısı hem de yüksek bağlanma kaçınması kaygılı-kaçıngan bölgeye denk geliyor. Kaçıngan bölgedeki insanlar duygusal olarak başkalarına yaslanmaktan hoşlanmıyor ve çoğunlukla yalnızca kendilerine güveniyorlar. Yakınlık duygusu onları geren ve rahatsız eden bir duygu olarak kendini gösteriyor. Kaygılı-kaçıngan bölgedeki insanlar ise bir yandan yakınlık kurmak isterken diğer yandan başkasına güvenmekten korktukları için samimi ilişkiler kurmakta güçlük çekiyorlar. Bu bölgeleri daha iyi anlamak için aşağıdaki görseli inceleyebilirsiniz.



Bağlanma düzlemi

Bağlanma türlerini temellerinde yatan bilişsel, duygusal ve davranışsal etkenleri inceleyerek daha iyi anlayabiliyoruz. Örneğin, bilişsel düzeyde, güvenli bağlanma türüne sahip kişiler diğer insanlara güvenme konusunda daha olumlu oluyorlar ve diğer insanların yakınlık beklentilerini karşılayabileceklerine inanıyorlar. Diğer bağlanma türlerinin bu konuda genel olarak olumsuz olduğu görülüyor. Kaygılı veya kaçıngan bağlanan kişiler, diğer insanlara güvenemeyeceklerini düşünüyorlar.

Duygusal düzeyde, güvenli bağlanan kişiler her zaman arkalarını kollayacak ve ihtiyaç duyduklarında danışabilecek birileri olduğunun farkında oluyor ve sosyal ilişkilerinde kendilerini daha güvenli ve rahat hissediyor. Bu nedenle de hayatı normal temposunda yaşamak ve sosyalleşmek bu kişiler için daha kolay oluyor. Öte yandan, bağlanma kaygısı yüksek olan kişiler ilişkilerine dair daimi bir korku ve kaygı hissi taşıyor; diğer insanların onlara ihtiyaç anında destek vermeyeceği konusunda endişeleniyorlar. Bağlanma kaçınması yüksek olan insanlar ise kaçınma ve öfke gibi negatif duygular taşıyor. Bu kişiler diğer insanlarla olan ilişkilerini sınırlama ve diğer insanların yanındayken kendilerini rahatsız hissetme eğilimi gösteriyorlar.

Davranışsal düzeye bakıldığında, güvenli bağlanan kişiler bir sorunları olduğunda genellikle yakınlarıyla sağlıklı iletişim kuruyor ve onlardan destek alıyorlar. Bağlanma kaygısı yüksek olanlar ise stres sinyalleri yayıyor ve bunların başkaları tarafından anlaşılmasını bekliyorlar. Ek olarak, sıklıkla ilgi talep etme ve öfke gösterme gibi davranışlar sergiliyorlar. Bağlanma kaçınması yüksek olan kişiler ise genellikle diğer kişilerden bir beklentiye girip talepte bulunmak yerine kendilerini geri çekiyorlar.

Bağlanma türleri, insanların yakın ilişkilerinde iki önemli faktörle yakından ilişkili: bağlılık ve yakınlık. Güvenli bağlanan insanlar ilişkilerinde sağlıklı ve rahat bir şekilde bağlılık ve yakınlık geliştirirken; kaygılı bağlananlar ise ilişkinin yeterince olgunlaşmasına zaman vermeden fazlaca samimiyet ve bağlılık kurmaya çalışabiliyor, diğer insanlarla gereğinden fazla bilgiyi çok kısa sürede paylaşma eğilimi gösterebiliyorlar. Kaçıngan bağlananlar ise ilişkide bağlılık kurma konusunda isteksiz olabiliyor ve insanlarla aralarına mesafe koyarak paylaşımda bulunmaktan kaçınabiliyorlar.

Bağlanma türlerimiz hayatımızın birçok alanında, ama en önemlisi yakın ilişkilerimizde, büyük rol oynuyor. Bu da gösteriyor ki bebeklik ve çocukluk döneminde deneyimlenen olaylar, hayatımız boyunca ilişkilerimizi ve bizi etkilemeye devam ediyor. Yine de unutmamak gerekir ki, kişinin sahip olduğu bağlanma türü, kolay olmasa da, zamanla değişebiliyor.

Bağlanma stillerini daha iyi anlamak, bağlanma stilinizin farkında olarak bir ilişki yürütmek ve hayatınızın diğer alanlarına olan etkisini fark edebilmek için Relate uygulamasında bulunan "Sağlıklı İlişkiye İlk Adım: Güvenli Bağlanma" yolculuğuna başlayabilirsiniz!

[1] Bowlby, J. (1969). Attachment and Loss, Vol. 1: Attachment. Attachment and Loss. New York: Basic Books.
[2] Hazan, C., & Shaver, P. (1987). Romantic love conceptualized as an attachment process. Journal of Personality and Social Psychology, 52(3), 511.
[3] Ainsworth, M. D., Blehar, M. C., Waters, E., & Wall, S. (1978). Patterns of Attachment: Assessed in the Strange Situations. Hilsdale NJ: Erlbaum.
[4] Brennan, K. A., Clark, C. L., & Shaver, P. R. (1998). Self-report measurement of adult attachment: An integrative overview. In J. A. Simpson & W. S. Rholes (Eds.), Attachment theory and close relationships (pp. 46-76). The Guilford Press.
[5] Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2003). The Attachment Behavioral System in Adulthood: Activation, Psychodynamics, and Interpersonal Processes. In M. P. Zanna (Ed.), Advances in experimental social psychology, Vol. 35 (p. 53-152). Elsevier Academic Press.

Benzer yazılar

Kendi Potansiyelini Keşfeden İnsanlar Neye Benzer?

Maslow’un ihtiyaç hiyerarşisini duymuş muydunuz? Bu piramitte en tepede yer alan “kendi potansiyelini keşfetmek” neye benziyor diye merak ediyorsan cevabı yazımızda.

Kaygı Flört Etmemize Engel Değil

Yüksek düzeyde kaygıya veya kaygılı bağlanma stiline sahip olmak zaman zaman kendimizi sabote etmemize ve geçmişteki olumsuz deneyimlerimize saplanıp kalmamıza sebep olabiliyor. Peki kendimizi sabote etme halinin üstesinden gelmek için neler yapabiliriz?

Hep Siz Mi Özür Diliyorsunuz?

Özür dilemek ilişkilerimizi olumlu bir şekilde etkilese de gereğinden fazla özür dilediğimizi fark ettiğimiz noktada durup düşünmemiz hem kendimiz hem de ilişkimiz için daha sağlıklı oluyor.
Ron Hicks,

Arkadaştan Romantik Partner Olur Mu?

Arkadaşıma romantik hisler beslemeye başlamam normal mi? Bu durum bir yere varır mı? Varırsa sağlıklı bir ilişki sürdürebilir miyiz? Tüm bu soruların cevapları yazımızda!
One Hundred Years of Solitude No.31 - Zhu Zhengming

İlişkisiz, Mutlu, Huzurlu

Herkes romantik bir ilişkiye sahip olmak zorunda mı? Tek başımıza mutlu olmamız mümkün değil mi? Seçilmiş bekarlık kavramıyla tanışın!
Mother and Child by Katie M. Berggren

Aile İçinde Öğrendiğimiz İlişki Modeli Gelecek Romantik İlişkilerimize Nasıl Yansıyor?

Hepimiz ilişki kurmanın farklı yollarını ailemizde öğreniyoruz. Ancak öğrendiğimiz bu yollar her zaman bizi mutlu etmeyebiliyor.

Romantik İlişkiler ve Psikolojik Sağlık

Romantik ilişkiler psikolojik sağlığı nasıl etkiliyor? Bu yazıda psikolojik sağlık ile ilişkiler arasındaki ilişkiyi derledik.
Negro - Cristina Troufa

Tehdit ve Bakım Kaynağı Aynı İnsan Olduğunda - Düzensiz Bağlanma

Bağlanma stillerinin çok popüler olmayan ancak belki de anlaşılmaya en çok ihtiyaç duyan türü: düzensiz bağlanma. Detayları yazımızda.
We Need to Talk About Kevin - Lynne Ramsay (2012)

Bir Anne-Oğul Çatışması: We Need to Talk About Kevin

Hazırlıksız annenin, oğlu Kevin ile bağ kuramamasını anlatan bu film, istenmediğini hisseden çocuğun neler yapabileceğini gösteriyor.
The Meal - Alex Gross (2016)

Bağlanma Stilleri ve Ayrılık Sonrası Davranışlar

Eğer ayrılmayı isteyen ve ilişkiyi bitiren taraf biz değilsek ayrılık sonrası kısa dönemde davranışlarımızı neler belirler?

footer