20. yüzyılın gelişi ile birlikte toplumsal hayatta yaşanan birçok sosyal değişikliğin (enstitüleşme, kadınların iş hayatına girmesi, geniş aile yerine çekirdek ailenin ön plana çıkması gibi) kadınların hayatlarını etkilediği gözlemleniyor. Bu değişikliklerin kadınların arkadaşlık ilişkilerini de etkilemesi kaçınılmaz oluyor. Örneğin, eskiden kadınların yakın arkadaşlık kurması "sapkınlık" olarak görülüyorken bu algı değişmeye başlıyor. Toplumun erkeklerin arkadaşlıklarına kıyasla daha değersiz gördüğü ve normal dahi algılamadığı kadın arkadaşlıklarına bakış zaman geçtikçe ciddi ölçüde değişime uğruyor. Kadınların arkadaşlıklarına bakış açısının değişmesiyle bilim insanları bu alan üzerine daha çok düşünmeye ve üretmeye başlıyor.
Kız kardeşlik (sisterhood) olarak adlandırılan kadın arkadaşlığı; kadınların sosyal sınıf, ırk, cinsel yönelim ya da etnik köken ayrımı yapmadan bir arada ve dayanışma içinde olması anlamına geliyor. Bu dayanışma ile birlikte gelen kadın arkadaşlıklarının (ya da bu yazı özelinde kız kardeşliğin) pek çok olumlu yönü bulunuyor:
- Zorluklar karşısında bir destek: Kız kardeşliğin en önemli özelliği zorlu durumlar karşısında birbirlerine bir dayanak/destek sağlıyor olmaları. Kadınlar hayatlarının her alanında ataerkil düzenle mücadele ederken kız kardeşlik kavramı onların en büyük destekçisi olabiliyor. Sözlü veya fiziksel herhangi bir şiddete maruz kaldıklarında kız kardeşliğin var olması onlara yalnız olmadıklarını hatırlatıyor. Bunun bir örneği şu cümlelerle gösteriliyor: "Her biri kendilerini koruyan bir destek mekanizmasına sahipti, birbirlerinin önyargıdan ve basmakalıplardan uzak alanlarıydılar ve acı içeren hayatlarına rağmen değişimleri için birbirlerine yardım ediyorlardı."
- Düşünceleri sözlü bir şekilde dile getirme: Kadınların arkadaşlıkları erkeklerinkine kıyasla daha çok sözlü tepki içeriyor. Kadınlar arkadaşlık ilişkilerinde arkadaşlarının yeteneklerini veya başarılarını fark etmeye ve bu doğrultuda arkadaşlarını takdir etmeye daha meyilli oluyorlar. Aynı şekilde, kadınlar arkadaşlarına daha çok teşekkür ediyorlar.
- Aileden biri gibi görme: Kadınlar hemcins arkadaşlarına akrabaları gibi davranıyorken erkekler hemcinslerine daha çok bir yabancı gibi davranıyorlar. Ann Pachett anı kitabında (Truth and Beauty: A friendship) yakın arkadaşı Lucinda M. Grealy ile ilgili şunları söylüyor: "Kan bağı olmayan ailem."
- Psikolojik katkıları: Bir çalışmaya göre, kadınlar arkadaşlıklarını zor zamanlarında birer kalkan olarak görüyor. Dahası, bu arkadaşlık kadınların öz güvenlerinin artması ve bir sorunla baş etme mekanizmalarının güçlenmesiyle ilişkilendiriliyor. Bu sebeple birçok psikoterapist, ana ögesi hemcinslerin sahip olduğu özel bağlar olan "feminist terapisel ilişkiler" adlı yeni bir terapi yöntemi uyguluyor.
- Dedikodu yapma: Birçok araştırma aralarında anlaşmazlık olduğunda, kadınların başkalarına arkadaşlarının şahsi ve gizli bilgilerini anlatmaya daha meyilli olduğunu gösteriyor.
- Güçler arası eşitlik: Bir araştırmaya göre arkadaşlıkların çoğu -cinsiyetten bağımsız olarak- dengesiz güç dağılımları içeriyor. Güçten kasıt ise, kişilerin o ilişki içerisinde ne kadar otoriteye sahip oldukları. Farklı güç dengeleri sebebiyle oluşan bu eşitsizlik kadınların birbirleriyle kurdukları ilişkilerde daha çok görülebiliyor. Fakat tarafların eşit güçlere sahip olduğu arkadaşlıklar güç dengesizliğinin olduğu arkadaşlıklara kıyasla daha kaliteli arkadaşlıklar olarak adlandırılıyor. Arkadaşlığımızın güçlü bir şekilde ilerlemesini istiyorsak her iki tarafın eşit olduğu bir ilişki kurmaya özen göstermek gerekiyor.
- Arkadaşlık süresinin uzunluğu: Kadınların arkadaşlıkları erkeklerin arkadaşlıklarına oranla daha kısa sürüyor. Bunun bir sebebi de kadınların arkadaşlıklarında arkadaşlarını kırma durumunun daha sık yaşanması olabiliyor. Birbirlerini daha çok kırıyor olsalar da kadınlar arkadaşlıklarını bitirirken daha çok stres yaşıyorlar. Öyle ki, arkadaşlıklarını bitirdiklerini hayal etmeleri bile stresli hissetmelerine sebep olabiliyor.
Özetleyecek olursak; her arkadaşlık gibi kadınların arkadaşlığının da olumlu ve olumsuz yönleri bulunuyor. Bazen birbirimizi kırsak da yakın arkadaşlarımız bizim çoğu zaman en büyük destekçilerimiz oluyor. En çok sevdiklerimiz aynı zamanda da en çok kırdıklarımız değil mi? Bunu farkında olarak, arkadaşlıklarımıza sahip çıkmak hayat kalitemizi de artırıyor.