Columbia Üniversitesi sosyoloji profesörü Diane Vaughan, insanların ayrılık süreçlerini daha iyi anlayabilmek için onlarca görüşme yapıyor ve insanlardan ayrılıklarını anlatmalarını istiyor. Araştırmalarının sonucunda görüşülen tüm bu insanların ayrılıklarında ortak bazı noktalar bulunduğunu fark ediyor. Buna göre
- Ayrılık kararını genellikle iki taraf anlaşarak almıyor. Çiftlerden biri bunu istiyor ve diğeri en nihayetinde kendini buna "Zaten yürütemiyorduk" gibi teselli cümleleri ile ikna etmeye çalışıyor ya da aklından geçen bu olmasa da insanlara bu şekilde yansıtıyor.
- Ayrılıklar her ne kadar bazen aniden alınmış kararlar gibi görünse de ayrılma kararı aslında bir süreç sonunda alınıyor. Birazdan bahsedeceğimiz üzere partnere bunun söylendiği an aslında ayrılmaya karar verilen an olmuyor.
- İnsanlar genellikle ayrıldıklarında başlayabilecekleri yeni bir ilişki, bir potansiyel partner bulmadan ayrılmaya pek de gönüllü olmuyorlar.
- Gizli şüpheler: Ayrılık süreci partnerlerden birinin aklında ilişkiye dair soru işaretlerinin oluşması ile başlıyor. Uzun süreli ilişkilerde partnerler her zaman birbirlerine ilişkinin başındaki kadar aşık hissetmeyebiliyor ya da ilişkiden her zaman aynı seviyede tatmin olmayabiliyor. Oldukça normal olan bu durum, ayrılığın kapıda olduğu anlamına gelmiyor. Fakat çiftlerden biri ilişki hakkında süregelen olumsuz düşüncelere sahipse ve ilişkiye dair kaygılarından bir türlü kurtulamıyorsa ayrılık kararı düşünülüyor. Bu aşamada ne ayrılmayı düşünen taraf bunu dile döküyor ne de karşı taraf bu düşüncelerin farkında oluyor.
- İmalar: Bu aşamada ayrılma fikri aklında olan taraf bunu hala partnerine doğrudan söylemiyor fakat dolaylı olarak bu ilişkiden mutsuz olduğunu belli etmeye başlıyor. Örneğin, partnerine "Burayı neden bu kadar dağıttın? Asla eşyalarını toplamıyorsun!" gibi çıkışlarda bulunuyor. Bu yakınmalar karşı tarafa tartışmaya ya da üzerine konuşmaya bile değmeyecek kadar önemsiz problemler gibi geliyor. Ayrılmayı düşünen kişi ise bu eleştirilerle partnerine yolunda gitmeyen şeyler olduğuna dair sinyaller verdiğini ancak partnerinin bunları bir türlü anlamadığını düşünüyor.
- Dışa Dönüş: Bu aşamada ayrılmayı düşünen taraf kendini ilişkisi ve partneriyle değil de dış dünya ile tatmin etmeye çalışıyor. Örneğin; yeni bir hobiye başlıyor, bir kursa yazılıyor ya da yeni insanlarla tanışmaya başlıyor. Kişinin kendini geliştirmek adına yaptığı kursa gitmek, hobi edinmek gibi davranışlarda ne problem olabilir diye düşünebilirsiniz. Fakat ayrılığı düşünen taraf bu aktivitelere ve yeni girdiği arkadaş ortamlarına partnerini özellikle dahil etmek istemiyor. Bu durum partnerlerin ortak alanlarının ve birlikte geçirdikleri vaktin azalmasına neden oluyor. Yeni ortamlara girmeye başlayan kişi için bu potansiyel partnerlerle tanışmak anlamına da gelebiliyor ve zaten kafasında ilişkisine dair soru işaretleri olan birisi için onları fark etmek daha kolay olabiliyor.
- Geçmişi Yeniden Yazma: İlişkinin başlarında partnerinden "Sonunda aradığım insanı buldum!" diye bahseden kişinin düşünceleri bu aşamada "En başından belliydi böyle olacağı, her zaman problemlerimiz vardı."ya evriliyor. Tutulmanın semptomlarından biri de aşık olunan kişiyi idealize etmek. Ayrılığın bu aşamasında ayrılmak isteyen taraf idealize etmenin tam tersini yapıyor; partnerinde olumsuz olan ne varsa ona odaklanıyor.
- Düşüncelerin İfade Edilmesi: Geri dönüşün genellikle artık çok zor olduğu bu aşamada ayrılmak isteyen kişi, düşüncelerini ailesinden birine ya da yakın bir arkadaşına açıyor. Bu şekilde kişinin kafasındaki ayrılma fikri daha çok netleşiyor ve daha mümkün bir hal alıyor. Bu aşamada görülen davranışlardan biri de partnerle insanların içindeyken tartışmaya girmekten çekinilmemesi oluyor.
- Partnersiz Hayatı Deneyimleme: Bu aşamada ilişki devam ediyor olmasına rağmen ayrılmak isteyen taraf ilişkisi yokmuş gibi davranmaya başlıyor. Partnerleri olmayan insanlarla daha sık görüşmek, insanların ayrılık hikayelerini dinlemek gibi davranışlar bu aşamada görülüyor. Ayrılmayı düşünen taraf partneriyle gelecek planları yapma konusunda gönülsüz davranıyor çünkü artık eskisi gibi ilişkiye bağlı hissetmiyor. Evli çiftlerde bu aşamaya gelindiğinde ayrılmak isteyen tarafın yüzüğünü takmayı "unuttuğu" günler olabiliyor.
- Harekete Geçme: Kişi bu aşamada partnerine ayrılma fikrinden hala bahsetmemiş olsa da düşüncesini belli etmeye başlıyor. Örneğin; yakın bir arkadaştan gelen "Bu zor kararı seni en az üzecek şekilde verirsin umarım." notu masanın üzerinden bilinçli olarak kaldırılmıyor. Amaç ayrılmak istediğini söylemekten ziyade karşı tarafı ayrılmak istemesi için provoke etmek oluyor. Bu aşamaya kadar karşı tarafın aklından geçenlerden bihaber olan partner, bu aşamada ayrılma fikrinden haberdar oluyor.
- Çabalama: Partnerinin ondan ayrılmak istediğini öğrenen/ fark eden taraf ilişkiyi yoluna koymak için çabalamaya başlıyor. Problemlerin çözülebileceğini düşünüyor. Fakat ayrılmak isteyen taraf için bu noktada artık çok geç kalınmış ve ilişki toparlanamaz bir hal almış oluyor.
- Ayrılma: Ayrılık konuşması nihayet yapılıyor. Bu aşamada dahi ayrılmak isteyen taraf kesin cümleler kuramıyor. Hepimizin az çok aşina olduğu "Ara verelim. Biraz zamana ihtiyacım var." gibi cümlelere başvuruluyor. Kapıyı tam olarak kapamak yerine ucu açık cümleler kurmak, ayrılmak isteyen taraf için de kurulmuş bağı yok edecek olmanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Bir taraftan da partneriyle ayrıldığında gidebileceği birinin olmaması korkusu, kişiye bu cümleleri kurduruyor. Bu sebeple de ayrılık konuşması genellikle potansiyel bir partner olmadan yapılmıyor.