Düzenleyen: Dr. Gizem Sürenkök
22 Mart 2021
Okuma süresi: 5 dakika
Çocuk bakımı özellikle daha önceden tecrübesi olmayan ebeveynler için zor süreçler barındırıyor. Uyku-uyanıklık saatleri,
beslenme düzeni, ilk hastalığı, ağlama krizleri… Çocuğun dünyaya gelişinin ardından öğrenilmesi ve baş edilmesi gereken birçok şey bulunuyor. Ebeveynlerin bu süreçte birbirine destek olması ve bir takım gibi çalışması ise oldukça kritik bir önem taşıyor.
Ekip çalışması; ebeveynlerin birbirlerini desteklemesi, kararları birlikte alması ve
ebeveynlik tutumları üzerinde ortaklaşması anlamına geliyor. Ekip olarak çalışabilmek hem çocuk konusunda ortak bir çerçeveye sahip olmayı (beslenme modeli, disiplin etme yöntemi gibi) hem de çocuk bakımının yanı sıra ev ile ilgili diğer işleri (ev işlerini yapmak, faturaları ödemek gibi) ortaklaşa yürütebilmeyi kapsıyor. Birbirini aynı takımda gören ve işlerini ortak bir şekilde yürüten ebeveynlerin yanında çocuk da kendisini
güvende hissediyor. Çocuğun yanı sıra, partnerinin onunla bir takım olduğunu düşünen kişi de kendisini daha mutlu, özgür ve daha az
bunalmış hissediyor. Bu şekilde hisseden biri hem kendi ebeveynlik stilinden hem de ilişkisinin gidişatından daha fazla memnuniyet duyuyor. Partnerinizle bir takım olabilmek için faydası olacak bazı önerileri burada listeliyoruz:
- Takım zihniyetine sahip olun.
Ebeveynliği hem siz hem de partneriniz ilk kez deneyimliyorsanız birbirinizin çocuk bakımı hakkındaki görüşlerini de ilk kez duymuş olacaksınız. Hatta çocuk bakımına dair birçok şeyi belki de birlikte öğreneceksiniz. Bu süreçte farkında olmadan ya da bilinçli bir şekilde kendi ebeveynlerinizden gördüğünüz, kendi hayatınıza yerleşmiş birtakım inanışları, alışkanlıkları çocuğunuz üzerinde de uygulayabilirsiniz. Fakat belli konularda fikirleriniz partnerinizin fikirleriyle çatışabilir. Sizin çocuğunuza yapma
dediğiniz bir şey, partneriniz için hiçbir sorun oluşturmuyor olabilir. Böyle durumlarda partnerinizle birbirinizi ikna etmek için bir yarışa girmemelisiniz. Yaşadığınız
çatışma sonucu çocuğa farklı sinyaller gönderebilir ve çocuğun kafasının karışmasına sebep olabilirsiniz. En başından bir takım olarak çalışabilmek için belli başlıkları konuşmak faydalı olacaktır. Süreç boyunca çatışma noktaları çıkması oldukça muhtemel olsa da bir takım olduğunuzu aklınızdan çıkarmayın.
- Partnerinizle uzlaşmayı ve bazı beklentilerinizden vazgeçmeyi öğrenin.
Doğru bildiğiniz birçok şeyin aslında doğru olmadığı ile ya da sizin çocuğunuzla olan ilişkinizde işe yaramadığı ile yüzleşebilirsiniz. Eşinizle
çatışma yaşadığınızda bu süreci atlatabilmenizi sağlayacak en önemli becerilerden biri uzlaşmayı öğrenmek. Uzlaşmak, her zaman sorunun çözüldüğü ya da her iki tarafın da istediği sonuca ulaştığı anlamına gelmiyor. Çocuğunuzun bakımı üzerine eşinizle belli konularda çatışma yaşayacağınızı bilmeniz önem taşıyor. Bu çatışmaların hepsinin sizin memnuniyetinizle ya da eşinizle ortak bir noktada buluştuğunuz bir şekilde bitmeyeceğini kabullenin. Bazen çözüm anlaşmak değil,anlaşamayacağınızı kabullenmek oluyor.
- Ev işlerini ve çocuğun bakımıyla ilgili görevleri adil bir şekilde bölüşün.
Evde görevler üzerine hiç konuşulmamış, herkes kendiliğinden belli görevleri üstlenmiş olabilir. Fakat görev paylaşımı yaparken otomatik düşüncelerle hareket etmek, cinsiyet normlarına uygun bir iş bölümüne sebep olabilir. Ebeveynlerden biri daha çok evle ilgileniyor diye her seferinde daha çok ev işi ona kalıyor veya bir taraf daha düzenli diye evi toplama işini hep o kişi yapıyor olabilir. Evde birinin bir işi daha iyi yapıyor olması veya eskiden beri yapıyor olması o işi her zaman onun yapacağı anlamına gelmiyor. İş bölümü konusunda erkenden konuşmanın, daha sonra çatışmaların yaşanmasına engel olduğu görülüyor.
- Birbirinizle konuşmayı alışkanlık haline getirin.
Duygularınızı ve düşüncelerinizi partnerinizle rahatlıkla ve ortaya çıktıkları anda paylaşabilirseniz kendinizi çok daha az sıkışmış ve
bunalmış hissedersiniz. Bir problem olduğunda bunu partnerinizle konuşabileceğinizi bilmek sizi rahatlatır. Birbirinizle konuşmayı bir alışkanlık haline getirebilirseniz kendinizi problem yaşama, bunu paylaşamama ve bu sebeple bıkmış hissetme döngüsünden kurtarabilirsiniz. Çocuğunuzun büyüme sürecinde her ay ve hatta belki her gün sizi farklı deneyimler bekliyor. Zorlandığınız anlarda ne kadar büyük ya da küçük oldukları fark etmeksizin partnerinize dönebilirseniz yalnız olmadığınızı görebilirsiniz. Hissettiklerinizin ortak olduğunu görmek ve ortak bir yol haritası çizmek ikinize de daha iyi hissettirecektir.
Partnerlerin Bağlanma StilleriEbeveynlerin kendi aralarındaki ilişkinin kalitesi çocuklarıyla olan ilişkinin kalitesini de etkileyebiliyor. Bu nedenle partnerler arasındaki
bağlanma stillerinden bahsetmenin önemli olacağını düşünüyoruz. Bağlanma stilimiz, ilişkilere ve partnerimize olan yaklaşımımızı yakından etkiliyor. Bazılarımız ilişkilerde kendisini güvende hissederken bazılarımız karşımızdaki kişiyi her an kaybetme korkusu yaşayabiliyor. Hissettiğimiz bu duygular, partnerimiz ile kurduğumuz ilişkinin temelini oluşturuyor. Peki bu bağlanma stilleri nelerdir?
- Güvenli bağlanma
Bu kişiler, karşılıklı
yakınlık gösterme konusunda başarılı oluyorlar. İlişkilerinde
sağlıklı sınırlar koyabiliyorlar ve kendilerini yalnızken de güvende hissedebiliyorlar. Partnere
kendini açabilme, ilişki üzerinde olumlu tutumlara sahip olma, problemleri tartışarak çözüme kavuşturma gibi özellikler öne çıkıyor.
- Kaygılı bağlanma
Bu kişiler, ilişki hakkında kendilerini gergin ve güvensiz hissediyorlar. Yüksek
kıskançlık, dengesiz ruh hali, kontrol isteği, yüksek
hassasiyet sıklıkla görülebiliyor. Partnerin tutumlarını olumsuz değerlendirme eğilimi gösterebiliyorlar. Aynı zamanda sevildiklerini sürekli duymaya ihtiyaçları olabiliyor. Bu durum, aslında partneri kaybetmeye dair yoğun korkularından kaynaklanıyor.
- Kaçıngan bağlanma
Bu kişiler,
bağlanmayı zayıflık olarak görüp kendi kendilerine fazlasıyla yetebildiklerini düşünebiliyorlar. Fiziksel ve duygusal olarak çevreleriyle mesafelerini koruma eğilimi gösteriyorlar. Genellikle, partnerlerini ve diğer insanlarla olan ilişkilerini birbirinden ayrı tutuyorlar.
- Korkulu kaçıngan bağlanma
Bu kişiler, yakınlık kurmak istemelerine rağmen bunu yapmakta güçlük çekiyorlar. Başkalarına içlerini açmakta zorlanıyorlar ve diğer insanları kendilerinden uzaklaştırabiliyorlar. √É‚Äìte yandan, yakınlık kurulan durumlara karşı bir korku hissedebiliyorlar.