Beden memnuniyetsizliği, herkeste ortaya çıkabilen bir durum olsa da, çalışmalar bu durumun kadınlarda çok daha yaygın olduğunu ve kadınların bu durumu kendi öz değerleriyle ilişkilendirdiklerini gösteriyor. Yani, bedenlerinden memnun olmayan kadınlar kendi değerlerini de bu memnuniyetsizlikleri üzerinden belirleyebiliyorlar.
Araştırmalar, kadınların büyük bir kısmının bedenleriyle ilgili bir ya da birden fazla konuda memnuniyetsizlik duyduğunu gösteriyor ve bu da depresyon riski, anksiyete, düşük öz saygı gibi birçok olumsuz sonucu beraberinde getirebiliyor.
Diyet kültürü, sağlığı zayıf olmakla eşleştirerek kilo vermeyi daha yüksek bir statü sahibi olmaya giden yol olarak konumlandırıyor. Bu diyet kültürü, gerçekçi olmayan bir vücut algısına dayanıyor ve özellikle de kişiler ergenlikten yetişkinliğe geçiş gibi büyük bir değişim yaşadıklarında, bu baskıdan çok daha fazla etkileniyorlar.
Öte yandan, çalışmalar kadınların arkadaşlarıyla olan konuşmalarının büyük ölçüde olumsuz vücut algısı içerdiğini gösteriyor. Bu olumsuz beden algısı üzerine bir arkadaşla birlikte uzun uzun düşünmek ya da konuşmak depresif semptomların artmasına yol açabiliyor.
Kadınlar yaşadıkları durumu çözülmesi gereken bir "problem" olarak değerlendirdikleri için bu konuşmalar genellikle aynı konu etrafında dönüyor ve bir sonuca ulaşmıyor. Yakın arkadaşlarla olumsuz vücut algısı üzerine konuşmak kişilerin yeme bozukluğu geliştirmesine de neden olabiliyor.