Sevilen bir yakının vefatından sonra neredeyse tüm önemli olaylar mutlu ve hüzünlü duyguların bir karışımı halinde yaşanıyor. Mezuniyetler, terfiler, yeni evler, nişanlar, evlilikler, doğumlar ve torunlar için yapılan kutlamaların ortasında, kişi o anki coşkudan uzaklaşıp kendisini "Keşke o da burada olsaydı." diye düşünürken bulabiliyor. Yas tutan insanlar için acı-tatlı düşünceler ve duygu karmaşası uyandıran deneyimlerden biri de bir ebeveynin vefatının ardından ebeveyn olma deneyimi.
Bebek haberinin alındığı ilk andan itibaren, kişi yoğun bir şekilde kaybettiği ebeveynin yokluğunu hissedebiliyor. Ebeveyn olacağını anladığı anda kendi ebeveyni ile bunu konuşamayacağını fark ediyor. Ebeveyne, çocuklarının çocukluğu sıklıkla kendi çocukluğunu ve anılarını hatırlatabiliyor. Ebeveynini kaybetmiş ebeveynlerle yapılan bir anket çalışmasında, bir katılımcı "Belirli yaş ve evrelerde nasıl davrandığımı ya da belirli durumlarda bana ne yaptıklarını soramamak en kötüsü." diyerek yaşadığı zorluktan bahsediyor.
Genç ölmekten korkmak, ebeveynini kaybetmiş ebeveynler arasında tekrar eden bir kaygı olarak görülüyor. Kaygı, kendi vefatlarının çocuklarını nasıl etkileyeceğini hayal etmekle besleniyor. Bu tekrarlayan ölümlülük duygusu, kişilerin ebeveynlik yapma şeklini ve süreç boyunca verdikleri kararları etkileyebiliyor. Ankette, kadınlar düşük yapma korkularından ve çocuklarının sağlığı ve esenliği ile aşırı derecede ilgilendiklerinden bahsediyorlar. Bazı ebeveynler, kendilerine veya eşlerine bir şey olacağından çok korktuklarını ve çocukları olmadan asla tatile çıkmadıklarını belirtiyorlar. Neredeyse hepsi, zaman zaman çocuklarının geleceğini görecek kadar uzun yaşamayı hayal etmenin zor olduğunu söylüyor. Bir anne, eşiyle ebeveynlik tarzlarının çok farklı olduğundan, çocuklarını sık sık eşinin istediğinden çok daha bağımsız olmaya zorladığından bahsediyor: "Aslında yarın gidebileceğim düşüncesiyle ebeveynlik yapıyorum". Diğer taraftan, yetişkin çocuklar bazen vefat eden ebeveynlerine karşı kızgınlık hissedebiliyor ve bu zor süreçlerinde kendilerini yalnız bıraktıkları için onları suçlayabiliyorlar.
Ebeveyn olmak, sevdiğiniz kişinin hatıralarıyla çeşitli şekillerde bağlantı kurulmasına olanak tanıyabiliyor. Katılımcılar, çocukları ile ebeveynleri hakkında konuşmaktan, onları anlatmaktan çok hoşlandıklarını belirtiyorlar. Bu durumdan bir anne "˜'Kızlarım hiç annemle tanışma fırsatı bulamadılar ancak onun nasıl biri ve nasıl bir ebeveyn olduğu hakkında çok şey bildiklerini hissediyorum.'' şeklinde bahsediyor. Sürdürülen ritüeller ve gelenekler aracılığıyla büyükanne, büyükbaba ve torun arasında bağ kurulabiliyor. Bunlar, seyahat gibi büyük şeyler ya da her gece sizi yatağa yatırdıklarında söyledikleri bir cümle gibi küçük şeyler olabilir. Ebeveyninizden size aktarılan bir ritüel veya geleneği sürdürdüğünüzde onların anılarıyla bağlantı kurma ve aynı zamanda bu anıları çocuklarınızla paylaşma fırsatı yaratabilirsiniz.
Vefat eden sevdiklerimizle olan ilişkilerimiz durağan şekilde ilerlemiyor, donmuyor. Aksine zaman içinde gelişmeye ve değişmeye devam ediyor. Bu da ebeveynimizi farklı yaşlarda farklı şekillerde anlamamıza olanak sağlayabiliyor. Onların geleneklerini sürdürmek, hatalarından ders çıkarmak, değerlerini benimsemek ve ebeveyn olarak onları örnek almak gibi şeyler bu süreçte size iyi gelebilir.