Bize İyi Gelmeyen 12 Düşünce

Pelin Gömleksiz

Pelin Gömleksiz

Bize İyi Gelmeyen 12 Düşünce

Remembrance Story - Cristina Carol

Remembrance Story - Cristina Carol

Büyürken gerek ebeveynlerimizin gerek diğer rol modellerimizin etkisiyle neyin “iyi” neyin “kötü” olduğuna dair birçok düşünce geliştiriyoruz. Bu düşünceler sosyal davranışlar, duygular, ilişkiler gibi birçok konuyla ilgili olabiliyor. İçimizde tekrarlayan o seslerin bazılarını hayatımız boyunca farkında bile olmuyoruz ancak bu sesler, birçok ilişki davranışımızı gizliden gizliye etkilemeye devam ediyor. Bu inanışlar; büyüdüğümüz evde, biz çocukken işe yarasa da zaman geçtikçe kurduğumuz yeni ilişkilerde işlevsiz hale gelmeye başlıyorlar. Çünkü birçok farklı ilişki dinamiğiyle karşılaşıyoruz ve rol modellerimizin içimizde yankılanan sesi her zaman “gerçeği” yansıtmıyor.
relate-banner

Bu yazıyla birlikte aşağıdaki cümleler arasında sizin de geçmişinizden gelen tanıdık sesler olup olmadığını fark edebilir ve o seslerin şu anki hayatınızda ne kadar geçerli olduğunu sorgulayabilirsiniz. Yazı boyunca yaptığımız minik hatırlatmalar; başka seçeneklerin de mümkün olduğunu, bugüne kadar üzerine düşünme gereği bile duymadan kabul ettiğiniz inançların da sorgulanabileceğini ve hatta yetişkin hayatınızda kendinize yeni ve farklı inançlar oluşturmanızın mümkün olduğunu gösterebilir.

  1. Kendi ihtiyaçlarını başkalarının ihtiyaçlarının önüne koymak bencilliktir.
Belki çok yorgunsunuz, belki sadece eve gidip uyumak istiyorsunuz, belki de o akşamı eğlenceli bir film izleyip kafanızı dağıtmaya ayırmışsınız. Fakat arkadaşınızın kötü hissettiğini duyunca bütün planlarınızı iptal edip onun yanına gidiyorsunuz. Elbette iyi arkadaş olmak, zor günlerinde birbirinin yanında olmayı gerektirir ancak kendi ihtiyaçlarımızı sık sık arka plana atmak ve çevremizdeki kişilerin ihtiyaçlarını öncelemek bir süre sonra tükenmiş ve bunalmış hissetmemize sebep olabilir. O anda ihtiyacımız uyumak, yemek yemek, sevilmek, ilgi görmek, dinlenmek, uzaklaşmak veya saygı görmek olabilir. İhtiyacımız ne olursa olsun bazen kendi isteklerimizi ön plana koymak isteyebiliriz. Bununla ilgili kimseyi ikna etmek zorunda değiliz ve kendi ihtiyaçlarımızı dile getirmek, onların karşılanmasını istemek veya beklemek bizi bencil insanlar yapmaz.

  1. Hata yapmak başarısız olduğunu gösterir.
Hayatta karşılaştığımız her duruma uygun bir tepki verebilseydik, karşımıza çıkan her sorun için bir çözüm sunabilseydik veya her zorluğun içinden kolay bir şekilde çıkabilseydik hala “insan” olur muyduk? Yoksa bizi tanımlayan şey artık kusursuz ve insanüstü bir varlık mı olurdu? Her gün karşılaşma ihtimalimiz olan birçok farklı senaryo var ve bunların hepsi için bir cevaba sahip olamayız. Elbette bocaladığımız ve hata yaptığımız anlar olacak. Nasıl ki bizimle hatalarını paylaşan arkadaşlarımızı “Olsun, yine denersin, hiçbir şey bitmiş değil.” diye teselli ediyorsak bizim de hata yapmaya hakkımız var.

  1. İnsanlar duygularını anlamlı bulmuyorsa böyle hissetmemen gerekir.
Bazen biriyle nasıl hissettiğimizi paylaştığımızda “Saçmalama, ne alakası var?” veya “Sence de biraz abartmıyor musun?” gibi tepkiler alabiliyoruz. Birisi size bu cümleleri kurduğunda duygularınız “puf!” diye yok olmuyor, değil mi? Duygularımız bize aittir ve onlarla ilgili son kararı biz verebiliriz. Bir başkasının duygularımızı var olan durumla alakasız bulması veya onlara anlam verememesi duygularımızı geçersiz kılmaz. Kimi zaman insanlar gerçekten içinde bulunduğumuz durumu anlamayabilir ve kötü bir niyetleri olmadan aslında bize yardımcı olmaya çalışırken duygularımızı yok sayan veya hafife alan cümleler kurabilirler. Fakat duygularımızın varlığını bizim kabul etmemiz yeterlidir ve bu noktada insanların düşünceleri ile kendi zihnimiz arasına bir sınır çekebilmemiz gerekir.

  1. İnsanların görüşlerine saygı duyup farklı fikirlerini kendine saklamalısın.
Özellikle bir ortamda bir konu hakkında fikir birliğine varılmışsa fikirlerimizi belirtmeyi gereksiz görebilir veya birçok insana karşıt bir görüş sunacak olmaktan dolayı çekinebiliriz. Fakat insanlarla farklı düşünüp hala onların fikirlerine saygı duyabiliriz. Birini dinlememiz ve anlamamız için mutlaka onunla aynı görüşte olmamız gerekmez. Biz de insanlara gösterdiğimiz bu saygıyı, onlarla aynı düşünmesek de, hatta özellikle onlarla aynı düşünmediğimiz anlarda görmeyi hak ediyoruz. Kendimize ait fikirlerimizin ve inançlarımızın olması, bunların kimi zaman diğer insanların görüşlerinden farklı olması oldukça doğal.

  1. Her zaman mantıklı ve tutarlı olmak zorundasın.
İnsan rasyonel bir varlık mıdır? Bize her zaman mantıklı kararlar almanın ne kadar önemli olduğunu öven kişiler, her zaman akıllarının yönlendirmesiyle mi hareket ederler? Her şeyde olduğu gibi hayatımızda da değişim kaçınılmaz; beğenilerimiz, isteklerimiz, görüşlerimiz zaman içerisinde değişip dönüşebilir. Bu değişime uyum sağlamak değil; olduğumuz insan olmakta inat etmek, farklı fikirlere kendimizi kapatmak ve birçok konuda birçok şeyi bildiğimizi düşünmek, bu sebeple insanların görüşlerini değerlendirmeye bile almamak kendimize yapacağımız daha büyük bir kötülük olur. Düşüncelerimizi ya da davranışlarımızı değiştirme hakkımız var.

  1. İnsanlar iyi niyetli davrandıklarında onları sorgulamak hiç kibar bir yaklaşım değil.
“Ama ben senin iyiliğin için yapıyorum.” Bu cümleyi yakın olduğunuz ve sizi gerçekten seven insanlardan birçok kez duymuş olabilirsiniz. Bizi gerçekten seven ve önemseyen kişilerin davranışları bizi her zaman mutlu etmek zorunda mı? Bir insan bizi hem sevip hem canımızı yakabilir. Bir insan bizi hem önemseyip hem düşüncesiz bir davranış gösterebilir. Yakın olduğumuz kişiler istemeseler de kalbimizi kırabilirler. İnsanların davranışlarını kontrol edemeyiz belki fakat onlar karşısında verdiğimiz tepkileri kontrol edebiliriz. Bu sebeple bize kötü hissettiren herhangi bir davranışı dile getirmek bizim sorumluluğumuz ve iyilik halimizi koruyabilmemiz yolunda kıymetli bir adım.

  1. Her şey daha kötü de olabilirdi, elindekilerin kıymetini bil.
Bu teselli cümlesini bazen çevremizdeki insanlardan duyarken bazen biz kendimize söylüyoruz. Uzun mücadelemiz ve yoğun emeklerimiz karşılığında aldığımız sonuç bizi tatmin etmemiş olabilir. Hayatımızın güncel durumundan memnun olmayabiliriz. Birçok insan, bizim yerimizde olmayı istiyor olabilir ve biz hala hayatımızda bazı şeylerin değişmesini istiyor olabiliriz. Bu durum ister ilişkimizle ilgili olsun (En azından bir sevgilin var.) ister işimizle ilgili (En azından para kazanıyorsun.) değişim isteyebiliriz. Hayatımızın özellikle bu tarz önemli alanlarında bizi gerçek anlamda tatmin edecek neyse onun peşinden koşmayı istemek en doğal hakkımız.

  1. Kendi sorunlarınla insanların vaktini alma.
Birçoğumuz yakın ilişki kurduğumuz kişilerden temelde benzer şeyleri bekliyoruz: güvende olmak, sevgi ve ilgi görmek, bağ kurmak, güven duymak… Birbirimize karşılıklı olarak güvenli alan sağlıyoruz. Paylaşımda bulunuyor, destek ve yardım isteme konusunda çekinmeden harekete geçebiliyoruz. Hiçbirimiz yakın bir arkadaşımız, kardeşimiz veya partnerimiz bizimle bir sorununu paylaştığında “Geldi yine ya …” diye düşünmüyoruz. Sağlıklı ilişkilerde karşımızdaki kişinin mümkün olduğunca yanında olmak, onu anlamak ve sorununu çözmesine yardımcı olmak istiyoruz. Bu sebeple insanlardan duygusal destek ya da yardım isteme hakkımız var ve bu bizi zayıf bir insan yapmaz.

  1. Kimse birinin kötü hissettiğini dinlemek istemez, bunu çok paylaşma.
İster olumlu ister olumsuz olsunlar bütün duygularımız bize ait. Üzgün olmak da mutlu olmak kadar doğal. Hayal kırıklığı duymak, öfkelenmek, kaygılanmak… Bu tarz “olumsuz” olarak adlandırdığımız duyguları deneyimlemek diğerlerine kıyasla daha zor olabiliyor. Tam da bu sebeple onları hissettiğimizde paylaşabilecek birini arıyoruz. Kendimizi kötü hissetme ve bunu çevremizdeki insanlarla paylaşma özgürlüğüne sahibiz.

  1. İyi bir şey yaptığını bilmenin kendisi zaten ödül değil mi? İltifat aldığında mütevazı ol.
Kimimiz iltifat aldığımızda, yaptığımız bir iş övüldüğünde ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bir an önce konuyu kapamak istiyor veya başarımızı bizim dışımızda gelişen faktörlere bağlıyoruz. Örneğin, iyi geçen bir seminer verdiysek bunu iyi çalışmış ve hazırlanmış olmamıza değil de dinleyici kitlesinin iyi olmasına bağlıyoruz. Başarılı olduğumuzu bilmek bizi içten içe ne kadar mutlu etse de başarımıza şahit olan birinin “Ne kadar uğraştığını gördüm. Emeklerinin karşılığını aldın.” demesini isteyebiliyoruz. Kendimize kurduğumuz birçok cümle, bazen emeklerimizi ve uğraşlarımızı gören ötekinin kurduğu cümle kadar etkili olmuyor. Yaptıklarımız ve başarılarımız için takdir görmeyi ve iltifat almayı hak ediyoruz.

  1. İnsanlarla uyumlu ol. Eğer olmazsan ihtiyaç duyduğun anda orada olmayabilirler.
Sosyal ortamlarda hoşumuza giden veya gitmeyen birçok durumla karşılaşabiliriz. Nereye gideceğimize karar vermek gibi basit bir örnekte bile arkadaşlarımızla fikir ayrılığı yaşayabiliriz. Fakat kimi zaman grup içerisinde verdiğimiz tepkiler, kararlarımız veya tercihlerimiz bizi mutlu etmese de grupla uyumlu olmak adına kendi fikirlerimizi söylemekten kaçınabiliyoruz. Bu durumda içinde bulunduğumuz sosyal etkileşimler zamanla bizi tatmin etmemeye veya bizi mutsuz hissettirmeye başlayabiliyor. Her zaman çevremizdeki kişilerle uyumlu olmak zorunda değiliz ve hayır deme hakkına sahibiz.

  1. Sosyal ortamlardan kaçma. İnsanlara yalnız kalmak istediğini söylersen onları sevmediğini düşünebilirler.
Bazen tek başımıza vakit geçirmeye, dinlenip enerji toplamaya ihtiyaç duyabiliriz. Bir kafeye tek başımıza gitmekten ya da sessiz sakin bir yürüyüşten keyif alabiliriz. İnsanlar bizimle vakit geçirmek istese de biz yalnız kalmayı istiyor olabiliriz. Zaman zaman kendi kabuğuna çekilmeyi istemek oldukça doğal bir durum. Kimimiz bunu kötü hissettiği, kimimiz enerji toplamaya ihtiyacı olduğu, kimimiz yalnızca bazı aktiviteleri tek başına yapmaktan daha çok keyif aldığı için tek başımıza kalmak istiyoruz. Sebebi ne olursa olsun insanların davetlerini geri çevirebiliriz ve kendi kendimize kalmak isteyebiliriz.

McKay, M., Davis, M., & Fanning, P. (2009). Messages: The communication skills book. New Harbinger Publications.

Benzer yazılar

Muhammad Suleman - Souls of Sunshine

Kendimizle ilişkimiz romantik ilişki memnuniyetimizi olumlu etkiliyor!

Öz şefkat, duygusal zeka ve farkındalık gibi kendimizle olan ilişkimize dair kavramlar romantik ilişki memnuniyetimize etki edebiliyor.

Mezun Oluyorum. Peki Ya Sonra?

Gelin mezuniyet kaygısı ile nasıl başa çıkabileceğimize göz atalım.

“Her şey yolunda gidiyor, mutlaka kötü bir şey olmalı!”

Yaz Yaklaşırken: Duygusal Yeme Nedir?

Sağlıklı kiloya kavuşamamamızın nedeni nasıl yediğimizden öte neden yediğimizde saklıysa?

Kontrol Edemediklerimizden Misiniz?

Kontrolümüz dışında olan dört durumdan ve bu durumlara nasıl yaklaşmamız gerektiğinden bahsettik.
DALL-E

Dijital Partner Şiddeti

“Onu takipten çıkacaksın!” “Şifreni mi değiştirdin?” Bu cümleler tanıdık mı? Eğer böyle söylemlerle karşılaştıysanız dijital şiddeti deneyimlemiş olabilirsiniz.

Olgun Bir İlişkiye Nasıl Sahip Olurum?

İlişkinizin ne kadar olgun olduğunu merak ediyorsanız bu yazımıza mutlaka bir göz atın!

Duygularımızla ilgili öğrendiğimizi unutmamız gereken 7 şey

Duygularımız söz konusu olduğunda bazı hatalı düşüncelere sahip olabiliyoruz. Bu düşünceleri, doğru ve bize iyi gelecek düşüncelerle değiştirmek mümkün! Buyrun yazımıza…

Yoğun Hissedilen Duygularla Nasıl Baş Edilebilir?

Yoğun duygular aniden zihninize üşüşünce durup kendi içsel kaynaklarınıza göz atmaya ne dersiniz?
Consolation - Edvard Munch (1907)

Romantik İlişkilerde Cinsel Hayat ve İletişim

Romantik ilişkide cinsel hayatın iyi olması için partnerlerin sürekli açık iletişim kurması gerekiyor. Nasıl diye merak ediyorsanız cevapları yazıda!

footer