Bir Anne-Oğul Çatışması: We Need To Talk About Kevin

Sena Sert

Sena Sert

Bir Anne-Oğul Çatışması: We Need To Talk About Kevin

We Need to Talk About Kevin - Lynne Ramsay (2012)

We Need to Talk About Kevin - Lynne Ramsay (2012)

Çocukken hiç istenmediğinizi hissettiniz mi? Ağlasanız bile yanınızda olmayan bir anne hayal edebiliyor musunuz? Peki ya çocuğunuzu sevmek istese bile sevemeyen bir anne olsaydınız? We Need to Talk About Kevin’i izlerken bu konular üzerine düşünecek ve hatta bir çocuğun sevgi için yapabileceği sınırsızlıkları göreceksiniz.
relate-banner

Bağ kurulamamış anne-oğul ilişkisini bize derinden yaşatan bu film, bağlanma, anne olabilmek, toplumun anneden bekledikleri, aile ilişkileri, kardeş kıskançlığı gibi önemli konuların üstünde duruyor. Yönetmen Lynne Ramsay, hikâyeyi tutarlı ilerlemeyen bir zaman diliminde geçmiş ve şimdiyi (Kevin’den önce ve sonra) birbirinin içine geçirerek anlatmayı seçmiş. Bu zaman sıralaması ise hikâyede seyirciye kendi kararını verebilmesi için belirsizlikler ve yüzeysellikler yaratıyor. Aynı zamanda birçok bakış açısından, farklı psikolojik kuramlardan da incelenebilecek bir film.

Hayatının en “özgür” ve neşeli dönemlerini geçiren Eva, hazırlıksız bir şekilde anne olur. Hamilelik dönemi ise anne ile bebek arasında ilk bağlanmanın gerçekleştiği önemli dönemlerden biri. Bu yüzden bu hazırlıksız hamilelik hem Eva’nın hem de oğlu Kevin’in yeni sancılı hayatlarının başlangıcı olur. Postpartum (doğum sonrası) depresyon geçiren Eva’nın Kevin’e “yeterli” annelik yapamadığını görürüz. Yaşayamadığı, geride bıraktığı o eğlenceli hayatının sorumlusunu doğan çocuğa yükler. Kevin’e süt vermeyi reddeden, ona hiç sarılmayan, şefkat beslediğini gözlerinde bile göremediğimiz depresyondaki Eva, Kevin ile sağlıklı bir bağ kuramaz. Kevin ile erken çocuklukta güvenli bağ kuramayan Eva’nın Kevin’in ergenliğindeki bağ kurma çabaları ise sonuç vermez.

Bağlanma teorisine göre, çocuklukta ebeveynlerimizden güven, huzur ve sevgi gibi ihtiyaçlarımızın karşılanmasını bekleriz. Erken çocukluk döneminde bu ihtiyaçlarımızın karşılanması ilerideki yakın ilişkilerimiz için de önemli bir faktördür. We Need to Talk About Kevin’da ise Eva’nın Kevin’e karşı olan duygusuz, sevgisiz yaklaşımını çocuk hisseder, içselleştirir ve hatta buna öfkelenir. Bebekken sevgi ve ilgi ihtiyacını ağlayarak ifade eden Kevin, daha sonrasında annesine bir tepki olarak konuşmamayı seçer. Bu tepki ise güvenli bağlanamayan Kevin’in kaçıngan olarak bağlandığını gösterir bize.

Film boyunca, Kevin annesine karşı o kadar tepkili davranır ki, fiziksel olarak gelişimini tamamladığı noktalarda bile annesini bundan mahkûm bırakır. Özellikle “anne” kelimesini ağzından asla çıkarmaz. Büyümeye başladıkça annesine acı çektirme arzusu içerisinde olan Kevin, annesini kıskandırmak için babasına ideal bir çocuk profili çizer. Babasına karşı olan güler yüzlü ve cana yakın tavırları Eva’ya karşı bir işkence yöntemidir. Baba ise “kayıp baba” olarak tanımlayabileceğimiz bir konumda yer alır. Ne Eva’nın depresyonunda yanında olduğunu görürüz ne de Kevin’a belirli sınırlar çizdiğini. Kevin’in gözüken tüm kişilik bozukluklarına ve aşırılıklarına karşı duyarsız, ama oyun ve eğlence için ortaya çıkan bir karakter olarak var olur.

Kevin ve Eva arasındaki iktidar mücadelesi, Kevin büyüdükçe hızını artırsa da birkaç sahnede ikisinin birbirlerinden çok da farklı olmadıklarını bize gösterir yönetmen. Bir sahnede, Eva Kevin’in zekasını hafife alan sorular sorar, Kevin fazlasını bildiğini gösterince ise cevaplayabileceğinden fazlasını sorarak meydan okur. Fakat Kevin, Eva’nın ona attığı kâğıdı yırtıp atarak Eva’ya onu yenemeyeceğini gösterir.

Kevin’in süregelen hükümdarlığı ise aileye yeni bir üye gelmesiyle sarsılır. Aslında Eva, Kevin’deki başarısızlığının onun başarısızlığı olmadığını sanki hem kendine hem de herkese kanıtlamak için hamile kalmıştır. Henüz hiç sevgisini alamadığı annesini paylaşmak Kevin’i kardeş kıskançlığına sürükler. Annesine kardeşinden hoşlanmadığını söylediğinde “Alışırsın” cevabı üzerine kendisine “Bir şeye sırf alıştın diye onu seviyor olman gerekmez. Mesela sen bana alışıksın.” der. Eva aksini bile reddetmez çünkü bu ikisinin de içten bildiği bir şeydir.

Yine de yönetmen bize, anne-oğul’un bağ kurabildiği bir sahne gösterir. Kevin hastalanır, güçten düşer. Kevin’in içindeki anne sevgisi o zaman ortaya çıkar, hatta babasını istemediğini bile anlarız. Bu sahne bize Kevin’in aslında annesinin sevgisini ve ilgisini istediğini açıkça gösterir. Bütün film boyunca aslında Kevin hep annesinin sevgisinin peşinden koşar. Bu öyle bir arayıştır ki, bu uğurda her şeyi yapar. Annesinin kolunu kırması bile ona acıdan çok zevk verir çünkü ilk defa annesinin tepkisizlikten çıkıp ona karşı bir şeyler hissettiğini-bu pişmanlık da olsa- görür. Kevin’in içinde büyüyen bu sevgi arayışı, dikkat çekmek için yaptıkları ve öfkeli davranışları annesinin ona gerçekten bir şeyler hissedebilmesi için verilmiş uğraşlardan ibarettir. Bu uğraşlar sonunda akıl almaz bir sona ulaşır. Kevin okulda katliam yapar, babasını ve kardeşini öldürür.

Başlangıç sahnesinde domates festivalindeki mutlu anne Eva’nın, herkes tarafından dışlanmış, evine kırmızı boyalar atılan Eva’ya dönüştüğünü görürüz. Kevin’in suçunun toplum tarafından anneye yüklendiğine tanıklık ederiz. Fakat Eva’nın oğluyla kuramadığı bağ, Kevin’in kişilik bozukluğunda ilk belki de en önemli etkenlerden biri olur. Eva da film boyunca Kevin’in bütün suçlarının kendisinden kaynaklı olup olmadığını sorgular. Sonunda ise bu suçları üstüne alır; tüm suçlamalara, sokakta atılan tokata, kırılan yumurtalarına ve kırmızı boya saldırısına sesini hiç çıkartmaz. Çünkü “yeterli” annelik yapamamıştır ve bunları hak ettiğine inanır.

Bu trajik son bize şunu anlatır: Kevin istediğini almıştır. Artık Eva’nın Kevin’den başka kimsesi yoktur ve Kevin’i sevebilecektir. Son sahnede, Eva’nın onu beklediğini ve gördüğünü anlaması üzerine, annesinin bütün bunları neden yaptın sorusuna karşılık Kevin’in “Artık emin değilim.” cevabı ise bizi her şeyin anne sevgisi için olduğuna inandırır.


Benzer yazılar

Kaygı Flört Etmemize Engel Değil

Yüksek düzeyde kaygıya veya kaygılı bağlanma stiline sahip olmak zaman zaman kendimizi sabote etmemize ve geçmişteki olumsuz deneyimlerimize saplanıp kalmamıza sebep olabiliyor. Peki kendimizi sabote etme halinin üstesinden gelmek için neler yapabiliriz?
One Hundred Years of Solitude No.31 - Zhu Zhengming

İlişkisiz, Mutlu, Huzurlu

Herkes romantik bir ilişkiye sahip olmak zorunda mı? Tek başımıza mutlu olmamız mümkün değil mi? Seçilmiş bekarlık kavramıyla tanışın!
Mother and Child by Katie M. Berggren

Aile İçinde Öğrendiğimiz İlişki Modeli Gelecek Romantik İlişkilerimize Nasıl Yansıyor?

Hepimiz ilişki kurmanın farklı yollarını ailemizde öğreniyoruz. Ancak öğrendiğimiz bu yollar her zaman bizi mutlu etmeyebiliyor.

Romantik İlişkiler ve Psikolojik Sağlık

Romantik ilişkiler psikolojik sağlığı nasıl etkiliyor? Bu yazıda psikolojik sağlık ile ilişkiler arasındaki ilişkiyi derledik.
Aşk, Büyü, Vs. - Ümit Ünal (2019)

Yaşanamamış Bir Hayatın Rüyası: Aşk, Büyü, Vs.

Birbirine aşık iki kadının toplumsal tabular sebebiyle nasıl birbirlerinden ayrı düştüklerini anlatan duygu dolu bir film.
Negro - Cristina Troufa

Tehdit ve Bakım Kaynağı Aynı İnsan Olduğunda - Düzensiz Bağlanma

Bağlanma stillerinin çok popüler olmayan ancak belki de anlaşılmaya en çok ihtiyaç duyan türü: düzensiz bağlanma. Detayları yazımızda.
We Need to Talk About Kevin - Lynne Ramsay (2012)

Bir Anne-Oğul Çatışması: We Need to Talk About Kevin

Hazırlıksız annenin, oğlu Kevin ile bağ kuramamasını anlatan bu film, istenmediğini hisseden çocuğun neler yapabileceğini gösteriyor.
The Meal - Alex Gross (2016)

Bağlanma Stilleri ve Ayrılık Sonrası Davranışlar

Eğer ayrılmayı isteyen ve ilişkiyi bitiren taraf biz değilsek ayrılık sonrası kısa dönemde davranışlarımızı neler belirler?
A Moment! - Holly Warburton

Öpüşmenin Tarihi ve Etkileri

Öpüşmek, midemizde kelebekler uçuran bir deneyim! Neden öpüştüğümüz ve öpüşmenin günümüze nasıl geldiği ise işte bu yazımızda.
Last Night in Soho - Edgar Wright

Karanlık Nostalji: Last Night in Soho

Film, 1960’lı yılların Londra’sında nostaljik bir rüyanın ardındaki zehirli dünyayı anlatıyor. Geçmişin travmaları bugünü nasıl etkiliyor?

footer