
Duygusal Zeka ve Sosyal Zeka
Zeka Kuramı eskiden zekayı sadece tek bir skor olarak IQ üzerinden değerlendiriyor olsa da zamanla zekanın farklı türlerinin var olduğu ve hiçbir zeka türünün diğerinden üstün olmadığı görüşü yaygınlaştı. Bu görüş, ortalama bir IQ seviyesine sahip insanların zaman zaman neden çok yüksek IQ'ya sahip insanlardan bile daha iyi performans sergilediklerini açıklıyor. Böylece, hali hazırda iyi bilinen IQ dışında, duygusal zeka ve sosyal zeka gibi yeni terimler ortaya çıkıyor ve bu terimler, insanların farklı alanlardaki kapasitelerini değerlendirmek için kullanılan ölçümler haline geliyor.
Sosyal zeka ve duygusal zeka arasındaki farkının altını çizerek devam edelim. Duygusal zeka; birinin başkasını dinlediğinde onunla bağlantı kurabilmesini, duygularını doğru bir şekilde ifade edebilmesini, duyguları doğru algılayıp değerlendirebilmesini, kısacası duygusal dili anlayabilmeyi ifade ediyor. Duygusal olarak zeki insanlar, olaylara ve insanlara duygusal olarak nasıl tepki verdikleri konusunda daha güçlü bir tutuma sahip olma eğiliminde oluyor ve ihtiyaç duyduklarında kendi duygularını düzenleyebiliyorlar.
Sosyal zeka, sosyal farkındalık ile ilişkilendiriliyor. Dışa dönüklük, sözel anlamda akıcılık, farklı insanlarla olan konuşmaları kolay "anlama" kapasitesi ve sosyal olarak esnek olma gibi özellikler sosyal zekası yüksek olan insanlarda görülüyor. Bu insanlar, partilerde veya büyük toplantılarda genellikle rahat olma eğiliminde oluyor ve ilgi odağı olmaktan hoşlanıyorlar. Aynı zamanda iyi bir dinleyici olan bu kişilerin başka birinin söylediklerinin içeriğine dikkat etme ve anlatılanların detayına özen gösterme kapasitesi de daha yüksek oluyor. Birçoğumuzun kendi düşüncesine sıkı sıkıya bağlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu özelliğin ne kadar kıymetli olduğu daha iyi anlaşılıyor. Tam da bu sebeple, yüksek sosyal zekaya sahip kişiler dinleme yetenekleri sayesinde özellikle takdir ediliyorlar çünkü karşı tarafa anlaşıldıklarını hissettirebiliyorlar.
Bağlanma Stilinin Duygusal Zekaya ve Sağlığa Etkisi
Erken çocukluk döneminde çocuğa bakan kişinin sürekli olarak orada olup olmamasının çocuğun gelişimi ve ilerideki yaşamı için çok önemli bir ölçüt olduğu biliniyor. Araştırmacılar, 12 aylıktan 20 yaşına kadar 50 çocuğun bağlanma tarzını inceliyor ve çocukların %72'sinin 20 yıl sonra da aynı bağlanma tarzını sürdürdüklerini buluyorlar. Yetişkinlerde güvenli bağlanma; pozitif bilişsel ve duygusal gelişim, fiziksel ve psikolojik sağlık ile ilişkilendiriliyor. Güvenli bir şekilde bağlanan bireylerin doğrudan ve tutarlı iletişim kurma olasılığı daha yüksek oluyor. Kaygılı bağlanan yetişkinler; romantik partnerlere takıntılı olma, ilişkilerinin bozulması ve reddedilme konusunda sürekli endişelenme eğiliminde oluyorlar. Kaçıngan bağlanan bireyler ise yakınlık kurmaktan çok hoşlanmıyorlar ve yalnız olmayı tercih ediyorlar. Bağlanma stillerindeki bu farklılıkların duygusal zekaya da etkisi olduğu düşünülüyor.
Duygusal zeka puanları yüksek olan bireylerin iletişimlerinde daha açık oldukları, daha olumlu sosyal etkileşimlere sahip oldukları, daha iyi sözlü ve sosyal becerilere sahip oldukları ve şiddet ve madde bağımlılığı gibi olumsuz davranışlarda bulunma olasılıklarının daha düşük olduğu biliniyor. Ayrıca güvenli bağlanma ve duygusal zeka arasında önemli bir pozitif ilişki bulunuyor. Özellikle duygusal zeka ile sağlık sonuçları arasındaki ilişkiye dair yapılan incelemelerde, daha yüksek duygusal zekanın daha iyi zihinsel, fiziksel ve psikosomatik sağlık ile ilişkili olduğu bulunuyor. Araştırmacılar aynı zamanda duygusal zekanın bir yetenekten ziyade bir özellik olarak ölçüldüğünde sağlık sonuçlarıyla daha güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu belirtiyorlar. Bulgular, duygusal zekanın güvenli bağlanma ile birlikte geliştiğini ve kaygılı ya da kaçıngan kişilerin duygusal zeka konusunda bazı zorluklar yaşadıklarını destekliyor.
Duygusal Zeka Nasıl Geliştirilir?
Duygusal zekayı geliştirmek kolay olmasa da başkalarıyla ilişki kurma şeklinizi iyileştirmenin harika bir yoludur. Duygusal zekayı geliştirmenin en iyi yollarından biri düşüncelerinizi gözlemlemektir. Gün boyunca düşüncelerinizin duygularınızla nasıl bağlantı kurduğunu izleyin. Bu süreçte olumsuz duygular yaratan düşüncelere güç vermek yerine, olumlu duygularla ilgili sahip olduğumuz düşünceleri artırmaya odaklanarak yaşadığımız olumsuz duyguları azaltmaya çalışabiliriz. Sizi sakinleştirecek en iyi şeyin ne olduğunu bilmeniz önemli; koşuya çıkmak, arkadaşınızla görüşmek, resim çizmek, yoga yapmak"¦ Neyin en iyi sonucu verdiğini bulun ve sonra onu gerçekten uygulamaya koyun. Bunun dışında, günlük olarak etrafınızda sizi olumsuz yönde etkileyen biri varsa o kişilerle etkileşiminizde sorumluluğu ele almalısınız. Konuşmadan önce, sohbetten kendinize alabileceğiniz olumlu yönlere odaklanın ve etkileşim esnasında bu kişilerin yorumlarının sizi olumsuz bir yere çekmesine izin vermeyin.
Duygusal zekanın sosyal, profesyonel ve romantik ilişkilerimizi birçok açıdan etkilediği göz önüne alındığında bu beceriyi güçlendirmenin hayatımıza birçok olumlu etkisi olabileceğini görüyoruz. Fakat teorik anlamda bildiklerimizi gündelik hayatımıza uygulamak elbette her zaman çok kolay olmuyor. Relate uygulamasında duygusal zekanın işlevlerini, günlük hayatımıza etkisini ve duygusal zekayı geliştirmenin yollarını öğrenebileceğiniz bir yolculuk bulunuyor. Üstelik bu yolculuğun her bir adımında öğrendiklerinizi günlük hayatınıza uygulayabilmeniz için hazırlanmış belli görevler ve egzersizler yer alıyor. Siz de "Duygusal Zekayı Geliştirme" yolculuğuna bakabilir, bu konudaki ilk adımı güvenilir kaynaklar eşliğinde atabilirsiniz.