Hayatımızı Sabote Eden Düşüncelerimiz ve Onları Değiştirmenin Yolları

Şeyma Diş

Şeyma Diş

Hayatımızı Sabote Eden Düşüncelerimiz ve Onları Değiştirmenin Yolları

Doğamız gereği, yaşadığımız birçok şeyi anlamlandırmaya ve bir sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Bir şeyleri anlamlandırma çabası içerisindeyken özellikle de olumsuz sonuçlanan olaylarda kendimizi başarısız veya yetersiz olarak tanımlıyoruz. Bazen de kontrolümüzün dışında gerçekleşen olay ve durumlarda, kontrolü elimize alma ve mutlak bir sonuca ulaşma dürtüsüne yenik düşüyoruz. Yaşadıklarımıza anlam yükleme ihtiyacı çok doğal olsa da bu çıkarımlarımız çok hızlı ve otomatik oluyor. Bu düşünceler genellikle zaman içerisinde öğrenilen cümlelerden oluşuyor ve farkında olmadan depresif hissetmemize sebep oluyorlar.
relate-banner

Bu yazımızda zihnimizden geçen düşüncelerin her zaman gerçek olmadığını ve bize iyi gelmeyen bazı düşüncelerimizi değiştirebileceğimizi akıllardan çok sık geçen 3 düşünce örneğiyle birlikte ele alıyoruz.

  1. Değerli görülmem ve sürekli başkaları tarafından önemsenmem gerekiyor. Hal böyle olmadığında hem hayatıma hem de hayatımdakilere sinirli ve küskün olmam gayet doğal.

Herkesin birbirine oldukça eşit ve nezaketli davrandığı, haksızlığın veya hiçbir kötülüğün olmadığı, herhangi bir işte aksilik yaşamadığımız, hayal kırıklığı ve başarısızlıkla yüzleşmediğimiz ütopik bir dünya hayal edebiliriz. Ama içinde yaşadığımız dünyanın bu beklentilere uygun olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Tanıdığımız veya tanımadığımız herhangi bir insan bizi üzebilir, hayal kırıklığına uğratabilir ve beklentilerimizi karşılamayabilir. Hal böyle olduğunda ya onlara küsmemiz ve gönlümüzün alınmasını beklememiz ya da her zaman insanların önceliği olamayacağımızı ve her zaman bizim ihtiyaçlarımızı karışılayamayacaklarını kabul etmemiz gerekiyor. İlk tepkiyi seçersek karşıdan göremediğimiz her destek için daha da küskün, kırgın ve depresif hissediyoruz. Bazen ihtiyaçlarımızın karşılanamadığı basit olaylardan yola çıkarak “Ben değersiz biri miyim?” genellemesi yapabiliyoruz. Bu noktada beklentilerimizi gözden geçirerek yalnızca kendi davranışlarımız üzerinde söz sahibi olduğumuzu, başkalarının davranışlarına bir noktadan sonra müdahale edemeyeceğimizi kabullenmemiz gerekiyor. Ardından çevremizdekilerle olan iletişimimizi nasıl değiştirebileceğimizi ve nasıl daha sağlıklı bir şekilde iletişimde bulunabileceğimizi öğrenebiliriz. Beklentilerimizi içinde bulunduğumuz ilişkileri göz önünde bulundurarak ve ilişkilerde alma-verme dengesini oturtarak hayal kırıklığı ve değersizlik hislerimizi azaltabiliyoruz.

Sürekli beklenti içinde olmak ve hayatın her zaman bizim lehimizde ilerlemesini beklemek zamanla öfke ve hayal kırıklığı hislerine yol açıyor. Dahası beklentilerimizin neden karşılanmadığının sebebini bulmaya çalışırken suçu kendimizde arayabiliyoruz. Bunun yerine, kendi kontrolümüzde gerçekleşen olaylara dair beklentilerimizi eyleme geçirip kontrolümüz dışında gerçekleşen olayları kabullenerek yola devam etmemiz gerekiyor.

  1. Yalnızca hedeflerime ve hayallerime ulaştığımda mutlu olabilirim.

Mutluluğumuzu ve ruh halimizi somut tek bir amaca bağladığımızda hayatımızı bekleme moduna alıyoruz. Hayallerimizin ve gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerin olması doğal olsa da elimizdekilerle mutlu olmayı hedeflerimiz gerçekleşene kadar ertelemek hayatı ıskalamamıza yol açabiliyor. Aslında hedeflerimize giden yolda da mutlu olabileceğimizi kendimize hatırlatmamız gerekiyor. Belirlediğimiz bir hedefe ulaştığımızda yine kendimize yeni bir hedef koyduğumuz için bu hedefler arasında mutlu olacak şeyler bulamadığımızda sürekli kendimize mutlu olmak için şart koşmuş oluyoruz. İlerlediğimiz yolda sarf ettiğimiz çabayı takdir etmiyorsak hedeflerimiz uğruna çalışırken anı kaçırıyor olabiliriz.

Bunun yanı sıra, mutluluk ona ulaştığımız andan itibaren aynı seviyede ilerleyen stabil bir ruh hali değil. Yani hedeflerimize ulaştığımızda yaşadığımız sevinç çok da uzun soluklu olmayabilir. Bu sebeple mutluluğun sadece hedeflerimizle bağlantılı olmadığını, gün içinde yaşadığımız birçok anın içinde saklı olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Çocukluğumuzdan beri dinlediğimiz masallardaki “Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar.” cümlesini masallara bırakıp gerçek hayatta sürekli mutlu olabilmemizin gerçekçi olmadığını da kabullenmeliyiz. Kendimizi “Şu olursa mutlu olurum.”, “Bunu gerçekleştirirsem mutlu hissedebilirim.” gibi cümlelerle kısıtlamaktansa telaşla oradan oraya koştururken es geçtiğimiz mutlulukları fark etmemiz gerekiyor.

İş çıkışında sevdiklerimizle ettiğimiz hoş bir sohbet, izlediğimiz güzel bir film, akşamüstü çıktığımız bir yürüyüş, evimize veya odamıza aldığımız küçük bir obje, halihazırda kurduğumuz bağlar, yeni tanıştığımız insanlar, birlikte atılan kahkahalar veya yorgunluğumuzu alacak bir kahve...

Hedeflerimize giden yolda aslında birçok mutlu anımızın olduğunu, bu anıların fark edilmeyi beklediklerini unutmamamız gerekiyor.

  1. Yeteri kadar iyi değilim.

Yetersizlik hissi çoğu zaman çocukluğumuzla ilişkili olan ve yetişkinlik döneminde de bizimle kalmaya devam eden bir duygu. Çocukken başlayan zeki, çalışkan, becerikli ya da değerli biri değilim düşünceleri ve kendimizi diğer çocuklara kıyaslama hali bizi tetikleyen herhangi bir durum yaşadığımızda yetişkinlikte de yeniden baş gösteriyor. Ayrıca bu yetersizlik ve başarısızlık hissi ilerleyen zamanlarda imposter sendromuna da dönüşebiliyor. Böyle bir durumda başarılarımızın şans eseri olduğunu ve bu gerçeğin bir gün ortaya çıkacağını düşünüp endişelenebiliyoruz.

Başarısız veya yetersiz olduğumuzu bize söyleyen sesler aslında kaynağını ailemizden, öğretmenlerimizden veya çocukluk dönemindeki arkadaşlarımızdan buluyor. Durup bu ses üzerine düşünmeye zaman ayırdığımızda aslında bu sesin hangi anımızla eşleştiğini ve bizim bunu nasıl içselleştirdiğimizi fark edebiliriz. “Yeteri kadar iyi değilim.” düşüncesi aklımıza geldiğinde bunun yalnızca bir düşünce olduğunu ve gerçek olmadığını kendimize hatırlatmamız gerekiyor.

Düşüncelerin karakterimizi tanımlayabilecek kadar güçlü olmadıklarını unutmamalıyız. Bu ve benzeri düşünceler zihnimize otomatik olarak geldikleri için onları anında fark etmek ve durdurabilmek başlangıçta zor olsa da kendimizi zaman içerisinde bu konuda geliştirebiliriz. Diyelim ki aklına kendisi hakkında olumsuz düşünceler gelen bir arkadaşımız var. Bu arkadaşımız içinde bulunduğu durumu bizimle paylaştığında ona ne derdik? Ona kuracağımız cümleleri, kendimize sesli bir şekilde kurarak kendimizi geliştirebiliriz. İlk aşamada kendimize kurduğumuz cümleler bize inandırıcı gelmese de zamanla bu seslere kulak verip olumsuz düşüncelerimizi azaltmayı öğrenebiliriz. Bir süre sonra baskın gelen olumsuz düşüncelerimizin sesini kısabiliyor ve bunları sağlıklı düşüncelerle değiştirebiliyoruz.

Yukarıda bahsettiğimiz hayatımızı sabote eden düşünce kalıplarının zihnimizde uzun süredir yer ettiklerini ve hepsini bir anda değiştirebilmenin gerçekçi olmadığını hatırlatmak isteriz. Bir yandan da bu yazıyı okuyarak kazandığın farkındalık ve kendine ve çevrene karşı davranışlarında yaptığın değişiklikler sayesinde düşüncelerinin de değişebileceğini, hiçbir düşüncenin senden daha güçlü olmadığını unutma!

[1] Nevid, J. S. (2022, July 26). 3 Beliefs That Make Us Miserable (and How to Change Them). Psychology Today. Retrieved from https://www.psychologytoday.com/intl/blog/the-minute-therapist/202207/3-beliefs-make-us-miserable-and-how-change-them

Benzer yazılar

Hayatımızı Sabote Eden Düşüncelerimiz ve Onları Değiştirmenin Yolları

“Nasıl beni önemsemez!”, “Şu işi yapana kadar mutluluk haram.”, “Bu iş olmadı, ben beceriksizim.” Bunlar tanıdıksa hayatınızı sabote ediyorsunuz. Çözümleriyse yazıda!
Be With Me- Joseph Lorusso

Aşkın Tanımını Yapmak Mümkün mü?

Kavuşmak, kavuşamamak, birlikte olup bütün dünyaya meydan okumak… Sizce aşk nedir? Böylesine karmaşık bir deneyimin tanımı yapılabilir mi?

Kendinize Gaslighting Uyguluyor Olabilir Misiniz?

Gaslighting ilişkilerimizde karşı tarafın bize uygulayabildiği bir çeşit manipülasyon olarak biliniyor. Peki kendi kendimize de gaslighting uyguluyor olabilir miyiz?

Romantik İlişki İçerisindeyken Kendimizi Hangi Yollarla Sabote Ederiz?

Romantik ilişkinizde yolunda gitmeyen şeyler mi var? Peki ya ilişkinizi farkında olmadan sabote eden sizin davranışlarınızsa?

Yaşadığımız Kaygıyı Artıran Düşünceler

Kaygılandığımız anlarda zihnimize hangi düşünceler üşüşür? Peki bu düşünceleri nasıl azaltabiliriz?
What's in Store for Me in the Direction I Don't Take? - Adam Lupton

Ulaşamadığımız Hedeflerle Nasıl Baş Edebiliriz?

Uzun vadeli ve ulaşılması güç hedefleri gerçekleştirme çabası, her zaman başarıyla sonuçlanmaz. Başarısızlık durumunda ne yapabilirsiniz?
Baker Birth- Susan Joy

Baba Oldum, Peki Ya şimdi?

Baba olana dek yaşanan o sevinç, çocuk dünyaya geldikten sonra yerini endişeye bırakabiliyor. Peki bu süreçte babalar ne yapabilir?
Austin - Carol Marine

İki Dil Bilen Çocuklar - Yanlış Bilinenler

İki dilli çocuk yetiştirmek hakkında birçok yanlış inanış buluyor. Bu yazımız kafa karışıklığınızı gidermenize yardımcı olabilir.
Nazare, Portugal - Edouard Boubat

Daha İyi Bir Ayrılık İçin Yapabileceğiniz 7 şey

Bazen hiç kabul etmek istemesek de, daha iyi olabilmek için bize zarar veren ilişkilerden kurtulmamız ve onlardan uzaklaşmamız gerekiyor.
Subway Paintings - Devon Rodriguez

Müzik Dinlemek Sizi Daha Zeki Ve Üretken Yapabilir Mi?

Müziğin duygularımız ve motivasyonumuz üzerindeki etkisi kanıtlanmış bir gerçek. Peki müziği üretkenliği arttırmak için kullanmak mümkün mü?

footer