Libido Nedir ve Romantik İlişkileri Nasıl Etkiler?

Elif Bilge Bozan

Elif Bilge Bozan

Libido Nedir ve Romantik İlişkileri Nasıl Etkiler?

Joseph Lorusso - Cafe Kiss

Joseph Lorusso - Cafe Kiss

İnsanın yaşama gücü, kimi zaman ana sorun kaynağı, bazense davranışlarının temeli… Kabul edilen net bir tanımı henüz olmamasına rağmen Freud tarafından ortaya atılan libido kavramı kökenini Latince “cinsel arzu” kavramından alıyor. Libido, canlıların sahip olduğu cinsel istek ve motivasyon seviyesini düzenleyen nöroendokrin sistemi ifade etmek için kullanılıyor. Libidonun biyolojik, bilişsel, ve motivasyonel-duygusal olmak üzere üç temel kaynağı olduğu öne sürülüyor.
relate-banner

Bireylerin cinsel isteği değişebilen, artıp azalabilen bir spektrum üzerinden değerlendiriliyor. Bu spektrumda cinsel isteğin azlığı düşük libido, artışı ise yüksek libido olarak adlandırılıyor. Bu motivasyonun seviyesi ise bireylerin cinsel fantezilerini yönetiyor, cinsel fayda görecekleri davranışlara itiyor, tahrik olmayı sağlıyor, mastürbasyona veya herhangi bir tür cinsel aktiviteyle ilişkilenmelerine temel oluşturuyor.

Ancak libido ile cinsel arzu tamamen aynı kavramı ifade etmiyor. Cinsel arzu, hayvanların cinsel bir aktivite içinde yer almaya olan niyetini ifade ediyor. Bu kavram, hedef odaklı, bilinçli davranışlar üzerinden değerlendiriliyor ve libidonun şehvet tarafını yansıtıyor. Öte yandan, cinsel arzu daima cinsel uyarılma anlamına gelmiyor. Dahası, seks yapmıyor olmak da cinsel isteksizlik ile doğrudan ilgili görünmüyor. Yani libido aslında oldukça soyut ve ölçülemez bir kavram olarak hayatlarımızda yerini alıyor.

Fizyolojik cinsel uyarılma tüm hayvanlarda vücudu cinsel aktiviteye hazırlayan parasempatik ve sempatik sistemlerden oluşuyor. Parasempatik sistem genital ve erektil dokulara kan akışı sağlarken sempatik sistem kalpten kaslara kan akışını sağlayarak kalp atışının hızlanması, göz bebeklerinin büyümesi, nefes alışveriş hızının artması gibi tepkilere yol açıyor. Bu fizyolojik tepkiler aynı zamanda canlıları psikolojik olarak da cinselliğe teşvik etmede ve hazırlamada önemli rol üstleniyor.

Bireylerin cinselliğe motivasyonu nörokimyasal sistemlerin yanı sıra deneyimlerden ve beklentilerden, öğrenilmiş davranış modellerinden de besleniyor. Bu sistemlerin sonucunda cinsel isteğin artması veya azalması yönünde değişimler görülüyor. Peki kişilerdeki cinsel isteği ne belirliyor ve duyulan cinsel istek hangi faktörlere göre değişiyor?

Araştırmalara göre;

  • yapılan fiziksel aktivite sıklığı,

  • ilaç kullanımı,

  • kültürel unsurlar,

  • bireylerin psikolojik sağlık seviyeleri,

  • hormon seviyeleri,

  • yaş,

  • kronik rahatsızlıklar,

  • ilişki memnuniyeti ve

  • sahip olunan çocuk sayısı

gibi unsurlar bireylerin hissettiği cinsel arzuda büyük rol oynuyor. Bunların yanı sıra, bireylerin içinde yaşadığı toplumun normları da cinsel istek seviyesini oldukça etkiliyor. Muhafazakar ve dindar toplumlarda bireylerin arzularını rahatlıkla ifade edemediği gözlemleniyor.

Yapılan araştırmalar sekse olan ilgi ile beyindeki dopamin sistemleri arasında bağlantılar buluyor. Arzu duymak, canlıların beyninde ödül beklentisine yol açıyor. Ödüle ulaştıkça ise mutlulukla ilişkili oksitosin ve vazopressin hormonları salgılanıyor. Bu hormonlar ise cinsellik esnasında ve sonrasında partnerle duygusal olarak bağlanmada önemli rol oynuyor. Hormonlar tarafından bakıldığında menopoza girmek, doğum kontrol hapı kullanmak veya hamilelik gibi süreçler cinsel istekte azalmaya yol açıyor. Yaş arttıkça ise libidonun da düşmesi doğal bir süreç olarak görülüyor. Testosteron ile libido arasında pozitif bir korelasyon görülüyorsa da kadın cinselliği hakkında literatür oldukça zayıf kalıyor.

Cinsel istek uyuşmazlığı (sexual desire discrepancy) belirli bir anda partnerlerin libido seviyelerinin farklılığını ifade ediyor. Bireylerin arzu seviyesinin daima farklı faktörlerden etkilenmesi ve inişli çıkışlı bir seyir izlemesinin sonucu olarak partnerler arasında libido eşitsizliği sıklıkla görülüyor. Genellikle romantik ilişkilerin ilk zamanlarında kişilerin cinsel isteği daha yüksekken partnerlerin ilişkinin herhangi bir noktasında bu uyuşmazlık durumunu deneyimlemeleri bekleniyor. Libido uyuşmazlığını tecrübe eden partnerlerin ilişki memnuniyetinin hem romantik hem cinsel anlamda düştüğü bulunuyor.

Cinsel istek uyuşmazlığı kendini üç farklı şekilde gösterebiliyor:

  1. İstenen sıklık ve tecrübe edilen sıklık

  2. Algılanan cinsel istek farklılığı

  3. İfade edilen cinsel istek farklılığı



Depresyon, yorgunluk, stres gibi faktörler cinsel istek uyuşmazlığının ilişkide süregelen bir problem haline gelmesinde etkili faktörler olabilirken kişilerin beden algıları da cinsellikle ilgili düşüncelerini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Aynı zamanda çocukluk çağında veya yetişkinlikte travma veya istismar geçmişi olan kişilerde cinselliğe motive olamama durumu daha sıklıkla görülüyor.

Geleneksel stereotipik cinsiyet rolleri heteroseksüel ilişkilerde kadınların daha düşük libidoya sahip olduğunu öne sürüyor. Bu algı da kadınların kendilerine düşen bu rolü benimsemesine ve heteroseksüel ilişkilerde cinsel istek uyuşmazlığının daha sık görülmesine yol açabiliyor. Ancak araştırmalar kadınlarla erkekler arasında böyle bir farka ilişkin net bir sonuç bulmuyor.

Erkekler ve kadınlar arasında görülen temel fark tahrik olma evresinde gerçekleşiyor. Erkekler daha spontane bir şekilde cinsel istek duymaya ve uyarılmaya yatkın görülürken kadınlar uyarılma sonrasında cinsel arzu hissetmeye yatkın görülüyor. Partnerlerin cinsiyet ve cinsel yönelimlerine bağlı olarak arzularının kaynaklarını anlamak da bu noktada büyük önem taşıyor. Romantik ilişkiler içerisinde cinsel isteğin yüksek olması normalize ediliyor ve cinsel istek uyuşmazlığı yaşanan ilişkilerde libidosu düşük olan taraf zaman zaman etiketlenmeye maruz kalabiliyor.

Peki ilişki memnuniyetini düşüren bu durum karşısında ne yapmak partnerlerin ilişkilerinden aldığı verimi arttırabilir? Bu konuda yukarıda bahsettiğimiz üzere libido kavramı anlık parametrelere bağlı olduğundan aslında açık iletişim kurmak ve karşıdaki kişinin isteğini net olarak bilmek kritik önem taşıyor. Partnerlerden herhangi bir tarafın zaman zaman cinselliği reddetmesini normalleştirmek ve bu durumu kişisel algılamamak ilişki memnuniyetini büyük ölçüde arttırabiliyor. Bunların yanı sıra, literatürde daha az kaynak bulabildiğimiz kadın cinselliği konusunda bilgilenmeye ve partnerlerin birbirlerinin düşüncelerini, bedenlerini ve isteklerini keşfetmeye açık olması cinsel istek uyuşmazlığını minimuma indirebilecek maddelerden yalnızca birkaçı.

Yazımızı bitirirken partnerinizle rahatça iletişim kurabildiğiniz, karşılıklı onay ve saygı çerçevesinde gerçekleşen, merakla keşfettiğiniz olumlu deneyimler diliyoruz!

[1] Pfaus, J. G., & Scepkowski, L. A. (2005, December). The biologic basis for libido. Current Sexual Health Reports, 2(2), 95–100. https://doi.org/10.1007/s11930-005-0010-2
[2] Graziottin, A. (2000, January). Libido: the biologic scenario. Maturitas, 34, S9–S16. https://doi.org/10.1016/s0378-5122(99)00072-9
[3] Science Direct (n.d.). Libido - an overview. Retrieved from https://www.sciencedirect.com/topics/medicine-and-dentistry/libido
[4] Morales-Brown, L. (2020, July 22). Everything you need to know about sex drive. Medical News Today. Retrieved from https://www.medicalnewstoday.com/articles/sex-drive
[5] Sussex Publishers. (n.d.). Low sexual desire. Psychology Today. Retrieved from https://www.psychologytoday.com/us/basics/low-sexual-desire
[6] Mark, K. P. (2015, June 25). Sexual desire discrepancy. Current Sexual Health Reports, 7(3), 198–202. https://doi.org/10.1007/s11930-015-0057-7
[7] Dosch, A., Rochat, L., Ghisletta, P., Favez, N., & Van der Linden, M. (2015, March 19). Psychological factors involved in sexual desire, sexual activity, and sexual satisfaction: A multi-factorial perspective. Archives of Sexual Behavior, 45(8), 2029–2045. https://doi.org/10.1007/s10508-014-0467-z

Benzer yazılar

Winslow Homer – On the Stile

Romantik İlişkilerde Takım Olabilmek: Ortak Hedefler

Aşk ve uyum mutlu bir romantik ilişki için önemli olsa da ortak ilişki hedefleri belirlemek, güçlü ve sürdürülebilir bir ilişkiye sahip olmamızda önemli bir rol oynuyor.
Domenico Ronca – Jealousy

Kıskançlık romantik ilişkiler için sağlıklı olabilir mi?

Kıskançlık doğru zamanda ortaya çıktığında ve doğru yönetildiğinde romantik ilişkilerimizdeki tatmini, güveni ve bağlılığı artırabiliyor.
Muhammad Suleman - Souls of Sunshine

Kendimizle ilişkimiz romantik ilişki memnuniyetimizi olumlu etkiliyor!

Öz şefkat, duygusal zeka ve farkındalık gibi kendimizle olan ilişkimize dair kavramlar romantik ilişki memnuniyetimize etki edebiliyor.
Raımundo de Madrazo y Garreta, Masqueraders

“Hadi Beni Güldür Biraz!”

Araştırmalar mizahın partner seçiminde yer alan faktörlerden biri olduğunu gösteriyor. İyi bir mizah anlayışına sahip olmak, insanları daha çekici kılıyor
Munch - Seated Male Nude in the Forest

Partnerler Arasındaki Cinsel İstek Farklılığı İlişkinin Sonu mu?

Partnerlerin cinsel istek seviyeleri farklı olursa bu durum ayrılıkla sonlanmak zorunda mı? Yoksa bir çözüm yolu bulunabilir mi? Cevapları yazımızda!

İlişkilerdeki 4 Alarm Verici İşaret

Romantik ilişkilerimizde büyük sorunlar baş göstermeden önce genellikle bize küçük ve gizli bazı uyarı işaretleri veriyorlar. Bu işaretler hakkında farkındalık kazanmak hem sağlığımızı korumamıza hem de daha olumlu ilişkilere adım atmamıza yardımcı olabilir.

“Ve Sonsuza Dek Mutlu Yaşadılar…”

Bir ilişkiye, çoğu zaman “sonsuza dek mutlu yaşamak” gibi beklentilerle başlarız. Ancak bu beklentiler karşılanmayınca hayal kırıklığına uğrayıp öfkelenir, hatta belki bazen o ilişkide olmaktan pişmanlık bile duyarız.
Ron Hicks

Tartışsak da Beraberiz

Hiç tartışılmayan bir ilişki güzel olurdu, öyle değil mi? Aslında tam olarak öyle değil. Tartışmalar sağlıklı yapıldığında ilişkimize çok iyi geliyor. Gelin birlikte bakalım.

İkinci Kez Aşık Olmanın Bize Getirdikleri

Her aşk hikayesi farklı olsa da aşkı yeniden bulma deneyimlerimizdeki çoğu süreç ortak. Bunlardan dördünü sizin için listeledik!

Kaygı Flört Etmemize Engel Değil

Yüksek düzeyde kaygıya veya kaygılı bağlanma stiline sahip olmak zaman zaman kendimizi sabote etmemize ve geçmişteki olumsuz deneyimlerimize saplanıp kalmamıza sebep olabiliyor. Peki kendimizi sabote etme halinin üstesinden gelmek için neler yapabiliriz?

footer