Bir Taraf Her Zaman Daha Mı Çok Sever?

Gökçenay Kaplan

Gökçenay Kaplan

Bir Taraf Her Zaman Daha Mı Çok Sever?

Two Friends - Salman Toor

Two Friends - Salman Toor

Karşılıksız sevmek belki de yaşayabileceğimiz en acı deneyimlerden biri. Fakat bazı insanlar aşkın hayatlarında hiç olmamasındansa karşılıksız da olsa yer almasını tercih ediyorlar. Öte yandan partnerimiz bizi, bizim onu sevdiğimizden daha az seviyorsa bu da oldukça acı verici olabiliyor; tıpkı bizim daha az seviyor olmamız durumunun da onun için acı verici olması gibi. Şimdi iki farklı senaryo düşünelim:
relate-banner

  1. Partneriniz sizi çok seviyor fakat siz onu, onun sizi sevdiği kadar çok sevmiyorsunuz.
  2. Partnerinizi çok seviyorsunuz fakat o sizi, sizin onu sevdiğiniz kadar sevmiyor.
Bu iki ilişkiden birini yaşayacak olsanız hangisini tercih ederdiniz? İnsanlara bu soru sorulduğunda her ikisini de tercih eden anlamlı bir grup olduğu görülüyor. Hangisinin daha acı verici olduğu tartışılabilir ve kişilik özelliklerine göre değişebilir bir durum. Fakat bir ilişki içinde olduğumuzda bu konu üzerine pek fazla konuşmuyoruz. Çünkü ikimiz de en çok sevenin kendimiz olduğunu düşünebiliyoruz veya partnerimizin bize olan sevgisinden emin oluyoruz. Öncelikle, sevginin derecesinin ölçülebilir bir şey olmadığı haberini en baştan vermek istiyoruz.

İki muhtemel duruma döndüğümüzde ilk durumu tercih edenler, daha az seven kendileri olduğu için bir nevi geleceği garanti altına almış oluyorlar çünkü onlar bitirmedikçe ilişkinin bitme ihtimalinin daha düşük olduğunu görüyoruz. Fakat çok sevmediğimiz ama bize büyük bir sevgi besleyen biriyle birlikte olmayı tercih ediyorsak birini çok sevmek veya onun yanında heyecanlanmak gibi duyguları pek deneyimleyemiyoruz; daha çok sevilmenin tadını çıkarıyoruz. Diğer taraftan bu durumda “Eğer mesajına hemen cevap vermezsem bir bahane bulmam lazım yoksa ondan soğuduğumu düşünecek.”, “Onunla vakit geçirmeye zamanım olmadığını söylediğimde keşke bu kadar kırılmasa.” gibi düşüncelere kapılabiliyoruz. İlişkimizi mutlu bir şekilde devam ettirmeye çabalarken bir yandan da kendimize ayırdığımız vakitler için kendimizi suçlama eğiliminde olabiliyoruz. Kendini suçlamak, bazen partnerimizin bizim için yaptıklarını özel bulmamış gibi davranmamıza sebep olabiliyor. Hatta, bazı zamanlar onun bu özel ilgisine karşılık vermek dahi içimizden gelmiyor.

İkinci durumu tercih ettiğimizde ise bir noktada partnerimizi kaybetme ihtimalimiz daha fazla çünkü ilişkinin daha çok seven tarafı biziz ve ilişki üzerinde daha az kontrole sahibiz. Buna rağmen böyle bir ilişki içinde olduğumuzda anın ve anlık sevgi ifadelerinin tadını çıkarmayı tercih ediyoruz. Eğer daha çok seven taraf biz isek kaygılı olma ihtimalimiz daha yüksek çünkü her an partnerimizi kaybedebileceğimizi düşünüyoruz. Bu ilişkinin olumlu yanı, sevme duygusunu daha yoğun bir şekilde hissedebilmemize fırsat tanıması oluyor. Ancak aynı zamanda, emin olamama ve hayal kırıklığı gibi olumsuz duyguları da deneyimleyebiliyoruz. Karşımızdaki kişi daha az sevgi duyduğu için onun ilişkiyi bitirme ihtimalini daha fazla olarak görüyoruz; bu da kendimizi kontrol sahibi hissetmememize sebep oluyor. Buna rağmen partnerimizin düşüncelerini ve duygularını olumlu yönde etkileyebileceğimize dair iyimser bir inancımız olabiliyor. Bir taraftan da “Neden ben sormadan bir şeyleri düşünmüyor?”, “Neden benim için planlarını değiştirmiyor?” diye sorgulayabiliyoruz. Partnerimiz de tıpkı bizim gibi sürprizler yapsa, yıldönümümüzü unutmasa, hoşumuza giden iltifatlar etse ne güzel olurdu, öyle değil mi?

İstediğimiz, hayal ettiğimiz kadar sevilmediğimizde üzülüyor ve bu duruma çözüm yolları arıyoruz. Partnerimiz de bizim ona gösterdiğimiz gibi bize bol bol sevgi göstersin istiyoruz. Yapılması çok zor olmamalı diye düşündüğümüz bu istekleri gerçekleştirmek, bazen karşımızdaki kişi için çok da kolay olmuyor. Elbette her zaman istediğimiz kadar olmasa da partnerimiz bizim için bir şeyler yapmayı deneyebiliyor ve bu denemeler, ilişkimize katkı sağlıyor. Yapılanları göz ardı etmeden olumlu bir şekilde karşılayıp mutlu olabilirsek ilişkimizde yakınlığın artmasına yardımcı oluyoruz.

Çoğumuzun kafasında bir ideal partner özellikleri listesi oluyor. Partnerimizin sevgisini gösterme yolları için de bazı idealleri çoktan belirlemiş oluyoruz. Bu idealler, yetiştiğimiz aile ve kültürde sevgiyi nasıl gözlemlediğimize göre şekilleniyor. Bebekken bize bakım veren kişi bizi nasıl sevmişse diğer ilişkilerimizde de benzer şekilde sevilmeyi bekliyoruz. Biraz daha büyüyünce ebeveynlerimizin birbirini nasıl sevdiğini gözlemliyor ve zihnimizde sevgi şemaları oluşturuyoruz. Daha sonra dizilerde, filmlerde, şarkılarda gördüğümüz sevgiyi gösterme yöntemleri fikirlerimizi etkiliyor. Romantik ilişkimizde deneyimlediğimiz sevgi, tüm bu biriktirdiklerimizle eşleşmediğinde ise hayal kırıklığı yaşayabiliyoruz. Fakat sağlıklı bir yakın ilişki için hayallerimizdekini tam olarak karşılayan partneri bulmaya ya da yaratmaya çalışmak her zaman iyi bir yöntem olmuyor. Bunun yerine partnerimizi, birey olarak sahip olduğu duygu, düşünce, özellik ve sevme şekilleriyle tanımak ve kabul etmekle sağlıklı bir yakın ilişki mümkün oluyor.

Öyle ki partnerimizden normalde yapmayacağı davranışları istemek ilişkimizdeki yakınlığa zarar verebiliyor. Onun kendisine uygun bularak gösterdiği sevgiyi kabul etmiyor, daha fazlasını beklediğimiz için aslında gösterdiği sevginin bize neler hissettirdiğini kaçırıyoruz. Bunun yerine bizi sevdiğini, sadece sevgisini gösterme şekillerinin bizden farklı olabileceğini hatırlamak gerekiyor. Sevgi gösterme biçimlerimizin farklı olduğunu bilsek de birimiz ilişkiden bir hayli memnunken diğerimiz daha az memnuniyet duygusu hissedebiliyoruz. Bu konuda bağlanma stillerimiz oldukça önemli bir etkiye sahip.

Destekleyici, şefkatli, sevgi dolu bir ilişkiye sahip olmak neredeyse hepimizin en büyük önceliklerinden biri. Fakat ne yazık ki iki tarafın da eşit seviyede destekleyici olduğu, eşit seviyede sevdiği, ilgisini ve sevgisini aynı oranda gösterdiği bir ilişki hayal etmek güç. Bu eşitliği yakalayamamanın arkasındaki sebeplerden biri de bağlanma stillerimiz. Örneğin, kaygılı bağlanan kişiler partnerleriyle aralarında olan temaslardan daha az tatmin oluyorlar ve partnerlerinin onlar kadar fiziksel temasta bulunmadığından yakınıyorlar. Kaçıngan bağlanan partnere sahip olan kişilerin de romantik ilişkileriyle ilgili değerlendirmeleri daha olumsuz oluyor. Güvenli bağlanan partnerler ise ilişkilerinden genellikle oldukça memnun oluyorlar. Bu memnuniyeti sağlayan ise partnerlerin birbirlerinin ihtiyaçlarını fark edip bunu karşılamaya çaba göstermeleri ve stres gibi olumsuz duygularla baş etme konusunda birbirlerine destek olmaları oluyor.

Ayrıca partnerlerin birbirlerine gönderdikleri sinyallere duyarlı olmaları, birbirlerinin öz güvenlerini ve öz saygılarını destekleyecek şekilde hareket etmeleri iki tarafın da birbirinden memnun olma düzeyini artırıyor. Böylece “O beni, benim onu sevdiğim kadar sevmiyor.” gibi cümleler kurma ihtimalleri azalabiliyor. Bir diğer deyişle güvenli bağlanan kişiler hem kendilerine hem partnerlerine sevgi dolu ve destekleyici bir ilişki sağlamaya daha yatkın oluyorlar.

Partnerimizle sadece sevgilerimizi ve sevgi gösterme şekillerimizi değil kıskançlığımızı da kıyaslayabiliyoruz. Kıskançlık, genellikle ilişkinin bitmesine veya değişmesine yol açabilecek tehditler ortaya çıktığında beliriyor. Bu sebeple bağlanma stillerimizle yakından ilişkili. Farklı bağlanma stillerine sahip kişiler farklı şekillerde kıskançlıklarını deneyimliyor ve yansıtıyorlar. Kaygılı bağlanan kişiler daha fazla kıskançlık deneyimlemeye yatkın oluyorlar. Kendileri ile ilgili olumsuz, kendileri dışındakiler ile ilgili olumlu düşüncelere sahipler olmalarından dolayı kıskançlık uyandıracak durumlarla ilgili olarak diğerlerine göre daha fazla üzüntü ve korku hissediyorlar. Kaçıngan bağlanan kişiler ise kıskançlık hislerinin pek fazla peşine düşmüyorlar çünkü kıskandığını kabul etmek ve gösterebilmek de bu kişilerin iç dünyalarını dışarı yansıtmak zorunda kalmaları anlamına geliyor.

Aslında birbirimizi sevme düzeyimiz ve sevgimizi gösterme şekillerimiz birçok faktöre bağlı olarak değişebiliyor. Önemli olan ilişkinin geneline baktığımızda ilişkide olduğumuz kişinin sevgisini, ilgisini ve şefkatini üzerimizde hissedebilmek ve bunun genel olarak bir dengeye oturması oluyor.

[1] Ben-Zeév, A. (2011, May 9). When the One You Love Doesn't Love You (as Much). Psychology Today. Retrieved from https://www.psychologytoday.com/us/blog/in-the-name-love/201105/when-the-one-you-love-doesnt-love-you-much
[2] The Contemporary Psychoanalysis Group. (2019, February 14). Why Doesn’t My Partner Love Me the Way I Want? Psychology Today. Retrieved from https://www.psychologytoday.com/us/blog/contemporary-psychoanalysis-in-action/201902/why-doesn-t-my-partner-love-me-the-way-i-want
[3] Wagner, S. A., Mattson, R. E., Davila, J., Johnson, M. D., & Cameron, Nicole M. (2020). Touch me just enough: The intersection of adult attachment, intimate touch, and marital satisfaction. Journal of Social and Personal Relationships, 37(6), 1945–1967.
[4] Kane, H. S., Jaremka, L. M., Guichard, A. C., Ford, M. B.; Collins, N. L., & Feeney, B. C. (2007). Feeling supported and feeling satisfied: How one partner's attachment style predicts the other partner's relationship experiences. Journal of Social and Personal Relationships, 24(4), 535–555.
[5] Guerrero, L. K. (1998). Attachment-style differences in the experience and expression of romantic jealousy. Personal Relationships, 5(3), 273–291.
[6] Gunther, R. (2012, October 20). When Your Partner Gives More Than You Can Return. Psychology Today. Retrieved from https://www.psychologytoday.com/us/blog/rediscovering-love/201210/when-your-partner-gives-more-you-can-return

Benzer yazılar

Domenico Ronca – Jealousy

Kıskançlık romantik ilişkiler için sağlıklı olabilir mi?

Kıskançlık doğru zamanda ortaya çıktığında ve doğru yönetildiğinde romantik ilişkilerimizdeki tatmini, güveni ve bağlılığı artırabiliyor.

Kaygı Flört Etmemize Engel Değil

Yüksek düzeyde kaygıya veya kaygılı bağlanma stiline sahip olmak zaman zaman kendimizi sabote etmemize ve geçmişteki olumsuz deneyimlerimize saplanıp kalmamıza sebep olabiliyor. Peki kendimizi sabote etme halinin üstesinden gelmek için neler yapabiliriz?
One Hundred Years of Solitude No.31 - Zhu Zhengming

İlişkisiz, Mutlu, Huzurlu

Herkes romantik bir ilişkiye sahip olmak zorunda mı? Tek başımıza mutlu olmamız mümkün değil mi? Seçilmiş bekarlık kavramıyla tanışın!
Mother and Child by Katie M. Berggren

Aile İçinde Öğrendiğimiz İlişki Modeli Gelecek Romantik İlişkilerimize Nasıl Yansıyor?

Hepimiz ilişki kurmanın farklı yollarını ailemizde öğreniyoruz. Ancak öğrendiğimiz bu yollar her zaman bizi mutlu etmeyebiliyor.

Romantik İlişkiler ve Psikolojik Sağlık

Romantik ilişkiler psikolojik sağlığı nasıl etkiliyor? Bu yazıda psikolojik sağlık ile ilişkiler arasındaki ilişkiyi derledik.
Negro - Cristina Troufa

Tehdit ve Bakım Kaynağı Aynı İnsan Olduğunda - Düzensiz Bağlanma

Bağlanma stillerinin çok popüler olmayan ancak belki de anlaşılmaya en çok ihtiyaç duyan türü: düzensiz bağlanma. Detayları yazımızda.
We Need to Talk About Kevin - Lynne Ramsay (2012)

Bir Anne-Oğul Çatışması: We Need to Talk About Kevin

Hazırlıksız annenin, oğlu Kevin ile bağ kuramamasını anlatan bu film, istenmediğini hisseden çocuğun neler yapabileceğini gösteriyor.
The Meal - Alex Gross (2016)

Bağlanma Stilleri ve Ayrılık Sonrası Davranışlar

Eğer ayrılmayı isteyen ve ilişkiyi bitiren taraf biz değilsek ayrılık sonrası kısa dönemde davranışlarımızı neler belirler?
A Moment! - Holly Warburton

Öpüşmenin Tarihi ve Etkileri

Öpüşmek, midemizde kelebekler uçuran bir deneyim! Neden öpüştüğümüz ve öpüşmenin günümüze nasıl geldiği ise işte bu yazımızda.
İsimsiz

Güvenli Bağlanmayı Anlatan Türkçe Şarkılar

Güvenli bağlanma ile çevremizle daha yakın ilişkiler kuruyoruz. Romantik ilişkilerde güvenli bağlanmayı anlatan Türkçe şarkıları derledik!

footer