Öpüşmenin Tarihi ve Etkileri

İlayda Akınkoç

İlayda Akınkoç

Öpüşmenin Tarihi ve Etkileri

A Moment! - Holly Warburton

A Moment! - Holly Warburton

Sevdiğimiz insanla öpüşmek, karnımızda kelebekler uçuşmasına sebep olan ve içimizde birçok duyguyu aynı anda uyandıran deneyimlerden biri. Günlük hayatta üzerine yeterince düşünmediğimiz ve belki de üzerine düşünmemizin tabu olduğu bir deneyim olan öpüşmenin günümüze kadar nasıl süreçlerden geçtiği ve neden öpüştüğümüz araştırmacılar arasında da merak konusu. Biz de bu yazımızda, öpüşmenin evrimsel tarihini ve özellikle heteroseksüel ilişkilerde ne gibi işlevlere sahip olduğunu ele alacağız.
relate-banner

Neden Öpüşüyoruz?: Evrimsel Bakış Açısıyla Öpüşmek

Öpüşmek, evrimsel tarihimiz göz önünde bulundurulduğunda sosyal tabakalaşma ile birlikte oldukça geç gelişen, bunun yanı sıra evrensel olmayan, yani bazı kültürlerde görülmeyen bir eylem. Ancak öpüşme benzeri davranışlar, çoğu toplumda ve bazı hayvan türlerinde eski tarihlerden beri görülüyor. Örneğin, romantik partnerlerin veya bakım veren ve bebeklerin yüzlerini birbirlerine yaklaştırarak koklamaları ve yakın temasta bulunmaları öpüşme benzeri davranışlar arasında sayılıyor.

Evrimsel bakış açısına göre çeşitli davranışlar, bazı genlerin onlara sahip insanların hayatta kalıp üremesiyle ve nesilden nesile aktarılmasıyla gelişiyor. Bu bakış açısına göre öpüşmenin ve benzeri davranışların hayatta kalmamızı ve ürememizi sağlayan bir işlevi olduğu düşünülüyor. Bu bakış açısıyla yapılan araştırmalarda, öpüşmenin romantik ilişkilerde birkaç işlevi olduğu bulunuyor:

  1. Öpüşmek, partnerlerin genetik sağlığının ve partnerler arası genetik uyumun değerlendirilmesine yarayabiliyor.
Dudaktan dudağa temas sırasında salgılar aracılığıyla partnerler arasında genetik bir bilgi aktarımı gerçekleşebiliyor. Genetik sağlık ve genetik uyum, evrimsel tarihimizde çevresel faktörlere uyum sağlayabilme ve tehlikelere dayanabilme becerisi olarak tanımlanıyor. Bu uyum kapasitesini artıran genler, kişinin hayatta kalmasını ve üremesini sağladığı için nesilden nesile aktarılabiliyor. Bu sebeple genetik sağlığı iyi olan bir partnerle cinsel birleşme yaşamak, doğacak olan çocukların da genetik sağlığının iyi olma olasılığını artırıyor. Bu sebeple öpüşme sayesinde, partnerimizin birlikte çocuk yapmak için mantıklı biri olup olmadığını bilinçle kavrayamayacağımız bir şekilde anlayabiliyoruz.

  1. Öpüşmek, partnerler arasındaki bağı ve ilişkilenmeyi güçlendiriyor.
Evrimsel bakış açısından bakıldığında kadınlar, kendi karınlarında taşıdıkları için çocuklarının kendi çocukları olduğuna emin olabilseler de erkekler için durum aynı olmuyor. Bu sebeple kadınlar, bütün yatırımlarını çocukları üzerine yapabilirken erkekler, çocukların kendilerinden olduğuna tam emin olamadıkları için çocuklarına daha az yatırım yapma eğiliminde bulunuyor. Kadınlar özellikle gebelik sürecinde ve sonrasında devreye giren emzirme sürecinde çocuklarına yüksek oranlarda duygusal ve fiziksel yatırım yapıyorlar. Bir yandan da çocuklarının hayatta kaldığına emin olmak için çocuklarına daha fazla duygusal ve maddi yatırım yapacak erkekleri partner olarak seçme eğiliminde olabiliyorlar.

Bu durum, kadınların uzun dönemli ilişki arayışlarını açıklayabiliyor çünkü kısa süreli ilişkilerde kadınların zamansal ve maddi açıdan kaybedeceği daha çok şey oluyor. Bu sebeple, araştırmalarda da özellikle kadınların bağlanmayı güçlendirmek ve bu sayede uzun süreli bir ilişki kurmak amacıyla öpüşmeyi tercih ettiği bildiriliyor. Çünkü öpüşmek, oksitosin gibi çeşitli hormonların salınımını sağlayarak bağlanma sürecinin hızlanmasını sağlıyor. Bağlanma sayesinde partnerlerin ilişkiye olan bağlılıkları artıyor ve bu da ilişkiye ve o ilişkiden doğan çocuklara yatırımların yapılacağının garantisini veriyor. Bu durum, erkekler için de geçerli olsa da evrimsel bir bakış açısıyla yürütülen araştırmalar, kadınların tercihlerinin bu sebeplerden dolayı bu duruma daha yatkın olduğunu gösteriyor.

  1. Öpüşmek, partnerleri cinsel birleşmeye hazırlıyor.
Öpüşmek, diğer yakınlaşma türlerinde de olduğu gibi vücutta fizyolojik uyarılmalara yol açıyor. Öpüşmenin yol açtığı bu uyarılmalar, çeşitli hormonların salınımını sağlayarak vücudu cinsel birleşmeye hazırlıyor. Bunun yanı sıra öpüşmek, romantik yakınlaşmaların cinsel birleşmeyle sonuçlanma olasılığını da artırabiliyor ancak öpüşme stillerine göre bu durum değişkenlik gösterebiliyor. Örneğin, tükürük alışverişi daha fazla olan ve dil kullanımını da içeren öpüşme stillerinin uyarılma ve cinsel birleşme ile sonlanması daha olası görülüyor. Her ne kadar araştırmalar bu sonuca ulaşmış olsa da öpüşmenin fizyolojik uyarılmayı ve cinsel birleşmeyi arttıramadığı durumlar da bulunuyor. Öpüşme sıklığını inceleyen araştırmalar; öpüşme sıklığındaki artış ile cinsel uyarılma, cinsel doyum ve orgazm deneyimleme arasında olumlu bir ilişki olduğunu gösteriyor.

  1. Öpüşmek, partnerlerin ilişkiye olan bağlılıklarının değerlendirilmesine yarayabiliyor.
Öpüşme anında bedenimiz bizimkinden farklı bir bağışıklık sistemi ile temas ettiği için farklı mikropların vücudumuza girme olasılığı artıyor. Bu da bizi hastalıklara karşı daha savunmasız bırakabiliyor. Bu yüzden öpüşmek, partnerlerin birbirlerine “Senin için sağlığımı tehdit edecek hastalıkları bile göze alırım.” deme şekli olarak görülüyor ve bu sebeple ilişkiye olan bağlılığı ölçme aracı olarak işlev görebiliyor.

Öpüşmek İlişkilerimizi ve Bizi Nasıl Etkiliyor?

Öpüşmek, fizyolojimizi etkilediği gibi psikolojimizi ve ilişkilerimizi de etkiliyor. Araştırmalar, öpüşmenin ilişkilerimiz üzerindeki etkilerini bağlanma stilleri, ilişki memnuniyeti ve stres seviyesi gibi unsurlar üzerinden inceliyor.

Bağlanma stillerimizin, romantik ilişkilerimizdeki birçok deneyimimizi yönlendirdiği gibi öpüşme deneyimi ve sıklığımızı da şekillendirdiği görülüyor. Örneğin, güvenli bağlanan bireylerin, partnerleriyle daha sık öpüştüğü görülüyor. Aynı zamanda öpüşme sıklığı arttıkça ilişki doyumunun da arttığı biliniyor. Ancak bazı araştırmacılar, öpüşme ve ilişki doyumu arasında daha karmaşık bir ilişki olduğunu düşünüyor. Çünkü öpüşmeler ardında yatan motivasyona göre ikiye ayrılıyor:

  1. cinsel ve ilişkisel motivasyonlu öpüşmeler
  2. hedef odaklı ve güvensizlikten motive olan öpüşmeler
İlk kategorideki öpüşmelerin amacının ilişkiyi güçlendirmek, partnere duyulan sevgiyi ifade etmek ve partneri cinsel ve duygusal birlikteliğe hazırlamak olduğu düşünülüyor. İkinci kategorideki öpüşmelerin ise tartışmalar gibi kişiye güvensiz hissettiren durumların ardından kişinin hala sevilip sevildiğini anlamak amacıyla partneriyle öpüşmesi olduğu düşünülüyor. Öpüşmenin arkasındaki motivasyon sevgiyi ifade etmek ve ilişkiyi güçlendirmek olduğunda çiftlerin ilişki memnuniyeti daha yüksek oluyor. Bunun sebebi ise öpüşme eyleminin sevgi ve ilgi gösterme amacı ile yapıldığında partnerler arasındaki ilişkiyi güçlendirmesi ve ilişki doyumuna imkan sağlaması olarak açıklanıyor.

Öpüşmenin fizyolojimizi etkilediği gibi fizyolojimizin de öpüşmeyi etkilediğinden daha önce bahsetmiştik. Buna ek olarak öpüşmek, kişinin stres seviyesini de etkileyebiliyor. Yapılan bir araştırmada, son 6 hafta içinde öpüşme sıklığının artmasının algılanan stres seviyelerinde ve stresle ilişkili olan kolesterol seviyelerinde düşüşe yol açtığı görülüyor. Özetle elimizdeki bulgular genel itibariyle öpüşmenin fiziksel ve mental sağlığımızı olduğu kadar duygu dünyamızı da olumlu yönde etkilediğini gösteriyor.

[1] Jankowiak, W. R., Volsche, S. L., & Garcia, J. R. (2015). Is the romantic-sexual kiss a near human universal? American Anthropologist, 117(3), 535–539.
[2] Wlodarski, R., & Dunbar, R. I. M. (2013). Examining the possible functions of kissing in romantic relationships. Archives of Sexual Behavior, 42(8), 1415–1423.
[3] Wlodarski, R., & Dunbar, R. I. M. (2014). What’s in a kiss? The effect of romantic kissing on mate desirability. Evolutionary Psychology, 12(1), 178–199.
[4] Hughes, S. M., Harrison, M. A., & Gallup, G. G. (2007). Sex differences in romantic kissing among college students: An evolutionary perspective. Evolutionary Psychology, 5(3), 612–631.
[5] Busby, D. M., Hanna-Walker, V., & Leavitt, C. E. (2020). A kiss is not just a kiss: Kissing frequency, sexual quality, attachment, and sexual and relationship satisfaction. Sexual and Relationship Therapy, 1–17.
[6] Kulibert, D. J., Moore, E. A., Dertinger, M. M., & Thompson, A. E. (2019). Attached at the lips: The influence of romantic kissing motives and romantic attachment styles on relationship satisfaction. Interpersona: An International Journal on Personal Relationships, 13(1), 14–30.
[7] Thompson, A. E., Anisimowicz, Y., & Kulibert, D. (2019). A kiss is worth a thousand words: The development and validation of a scale measuring motives for romantic kissing. Sexual and Relationship Therapy, 34(1), 54–74.
[8] Welsh, D. P., Haugen, P. T., Widman, L., Darling, N., & Grello, C. M. (2005). Kissing is good: A developmental investigation of sexuality in adolescent romantic couples. Sexuality Research and Social Policy, 2(4), 32–41.
[9] Floyd, K., Boren, J. P., Hannawa, A. F., Hesse, C., McEwan, B., & Veksler, A. E. (2009). Kissing in marital and cohabiting relationships: Effects on blood lipids, stress, and relationship satisfaction. Western Journal of Communication, 73(2), 113–133.

Benzer yazılar

Kaygı Flört Etmemize Engel Değil

Yüksek düzeyde kaygıya veya kaygılı bağlanma stiline sahip olmak zaman zaman kendimizi sabote etmemize ve geçmişteki olumsuz deneyimlerimize saplanıp kalmamıza sebep olabiliyor. Peki kendimizi sabote etme halinin üstesinden gelmek için neler yapabiliriz?
One Hundred Years of Solitude No.31 - Zhu Zhengming

İlişkisiz, Mutlu, Huzurlu

Herkes romantik bir ilişkiye sahip olmak zorunda mı? Tek başımıza mutlu olmamız mümkün değil mi? Seçilmiş bekarlık kavramıyla tanışın!
Mother and Child by Katie M. Berggren

Aile İçinde Öğrendiğimiz İlişki Modeli Gelecek Romantik İlişkilerimize Nasıl Yansıyor?

Hepimiz ilişki kurmanın farklı yollarını ailemizde öğreniyoruz. Ancak öğrendiğimiz bu yollar her zaman bizi mutlu etmeyebiliyor.

Romantik İlişkiler ve Psikolojik Sağlık

Romantik ilişkiler psikolojik sağlığı nasıl etkiliyor? Bu yazıda psikolojik sağlık ile ilişkiler arasındaki ilişkiyi derledik.
Negro - Cristina Troufa

Tehdit ve Bakım Kaynağı Aynı İnsan Olduğunda - Düzensiz Bağlanma

Bağlanma stillerinin çok popüler olmayan ancak belki de anlaşılmaya en çok ihtiyaç duyan türü: düzensiz bağlanma. Detayları yazımızda.
We Need to Talk About Kevin - Lynne Ramsay (2012)

Bir Anne-Oğul Çatışması: We Need to Talk About Kevin

Hazırlıksız annenin, oğlu Kevin ile bağ kuramamasını anlatan bu film, istenmediğini hisseden çocuğun neler yapabileceğini gösteriyor.
The Meal - Alex Gross (2016)

Bağlanma Stilleri ve Ayrılık Sonrası Davranışlar

Eğer ayrılmayı isteyen ve ilişkiyi bitiren taraf biz değilsek ayrılık sonrası kısa dönemde davranışlarımızı neler belirler?
A Moment! - Holly Warburton

Öpüşmenin Tarihi ve Etkileri

Öpüşmek, midemizde kelebekler uçuran bir deneyim! Neden öpüştüğümüz ve öpüşmenin günümüze nasıl geldiği ise işte bu yazımızda.
İsimsiz

Güvenli Bağlanmayı Anlatan Türkçe Şarkılar

Güvenli bağlanma ile çevremizle daha yakın ilişkiler kuruyoruz. Romantik ilişkilerde güvenli bağlanmayı anlatan Türkçe şarkıları derledik!
How being attached to you felt like sometimes - Laura Miclea

Kaygılı - Kaçıngan Birlikteliği Mümkün mü?

Yüksek seviyede bağlanma kaygısı ve kaçınması ilişkide belli sorunlarla ilişkilendiriliyor. Peki kaygılı ve kaçıngan bağlanan iki kişi bir ilişki sürdürebilir mi?

footer