Yaşanılan bu acıyla başa çıkmak için atılması gereken ilk adım farkındalık geliştirmek. Örneğin, bunun sadece sizin başınıza gelen bir durum olmadığını bilmek işe başlamak için güzel bir nokta. İnsanların %98'i hayatlarının bir döneminde karşılıksız aşka tutulma deneyimi yaşıyor, yani bu durumdan muzdarip olan tek insan siz değilsiniz. Farkındalık geliştirilmesi gereken başka bir nokta ise bu durumun kişinin hayatında ne kadar sık tekrarladığı. Geçmişteki ilişkilerinizi gözden geçirdiğinizde bunların çoğunun karşılıksız olduğunu düşünüyor musunuz? Kendinize neden hoşlandığım/aşık olduğum insanlardan bir dönüş alamıyorum, neden hep reddediliyorum ya da neden hep imkansız olanı istiyorum gibi sorular soruyorsanız uzmanlar bunun bir rastlantıdan ziyade bağlanma stilinizle ilişkili bir durum olabileceğini söylüyor. Hayatında sürekli olarak karşılık alamadığı kişilere karşı romantik duygular besleyen insanların, çocukluğunda yaşadığı deneyimlere dayanarak güvensiz bir bağlanma stili geliştirmiş kişiler olduğu bulunuyor. Buna göre bu kişiler, çocukluklarında yaşadıkları acının bu şekilde örtülebileceğini ya da giderilebileceğini düşünüyorlar fakat bu durum bilinçli bir şekilde gerçekleşmiyor, bu nedenle de kişiler tarafından fark edilemeyebiliyor.
Karşılıksız aşka bir de öteki taraftan yaklaşıldığında akla şöyle bir soru geliyor: Aşk dediğimiz şey bu denli doyurucu, kendinden geçiren bir deneyimse neden bize aşık olan birini reddediyoruz? Araştırmacılar, karşılıksız aşk durumunda aşık olunan tarafın deneyimlerini de inceliyorlar ve bu konu hakkında iki açıklama getiriyorlar. İlk olarak insanların çoğu aşık olma duygusuyla hareket etmekten ziyade aşık olacağı kişi konusunda seçici oluyor. Yani, kişinin karşısındakiyle uyumlu olup olmayacağı, karşılıklı olarak aşık olma durumundan veya taraflardan birinin diğerine sırılsıklam aşık olmasından bağımsız. İkinci olarak da çoğu insana göre sevilmek çok imrenilesi bir durum gibi gözükse de reddeden kişi için durum biraz daha farklı. İnsanlar reddettikleri kişiyi hiç sevmiyor olduklarında dahi karşılıksız olarak sevilmeyi stres verici ve itici bir durum olarak görüyorlar çünkü kendilerini oldukça zor bir durumun ortasında buluyorlar. Öyle gözüküyor ki karşılıksız aşk durumunda her iki taraf da kurban durumuna düşmüş oluyor. Aşkına karşılık bulamayan kişi yoğun bir acı çekiyor ve çoğu zaman bu kişinin öz güveninde bir düşüş gözlemleniyor. Öte yandan karşısındakinin aşkına karşılık veremeyen kişi de suçluluk duygusuyla karşı karşıya kalıyor. Bu bilginin karşılıksız aşkınızdan vazgeçmenize bir etkisi olur mu bilemeyiz fakat en azından aşkınızdan haberi olup karşılık bulamadığınız kişinin de canının yandığını bu araştırma bize göstermiş oluyor.
Karşılıksız aşka başka bir bakış açısıyla bakacak olursak içinde bulunduğumuz durum belki de zihinsel düzeyde gerçeklik algısından uzaklaşmış olmamızla ilgili olabilir. Yukarıda bahsettiğimiz "Yeterince iyi değil miyim?" gibi sorular tam olarak bilişsel düzeydeki bu çarpıtma nedeniyle ortaya çıkıyor. Bu tarz çarpıtmalardan uzaklaşmak için üç önemli noktayı unutmamak gerekiyor:
- Yaşanan her bir durum kendi içerisinde özeldir ve genellenemez. Yani, biri tarafından reddedilmiş olmanız hayatınız boyunca "her zaman" reddedileceğiniz anlamına gelmiyor.
- Reddedilmenin ya da karşılık bulamamanın "suçlusu" siz değilsiniz. Aslına bakacak olursak ortada bir suç dahi yok. Karşınızdaki kişinin sizinle ilgilenmiyor oluşunun altında birçok sebep yatabilir ve bunlardan hiçbiri siz olmayabilirsiniz.
- Reddedilmeniz sizinle aslında çok da ilgili olmayabilir. Çünkü esasen durum sizin reddedilmenizden ziyade, karşıdaki kişinin basitçe bir isteği geri çevirmiş olması.