Deprem, kurtulanların ruh sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahip oluyor. Yıkıcı bir depremin ardından geçen 10 aylık süre içinde travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) doğal afetlerden sağ kurtulanlar arasında en sık bildirilen, hayatlarını iyileştirmelerine engel olan psikiyatrik rahatsızlık oluyor. Uyumsuz başa çıkma stratejileri TSSB yaşanma olasılığını daha da artırabiliyor. Olumlu başa çıkma stratejilerinin teşvik edilmesine yönelik etkili tarama ve farkındalık programları bu anlamda oldukça önemli bir yer tutuyor. Depremzedelere kaygılarını, korkularını ve TSSB semptomlarını azaltabilecek psikolojik tedavilerin sunulması kişilerin sonraki hayatı için elzem bir nokta. Doktorlar ve mental sağlık uzmanları (psikiyatristler ve psikologlar) bu anlamda destek için başvurulacak profesyonel kişileri oluşturuyor. Bu yaklaşım ile hayatta kalanların gelecekteki depremler karşısında psikolojik hazırlığı ve direnci artıyor.
Psikologlar dayanıklılık (resilience) kavramını sıkıntı, travma, trajedi, tehditler veya aile ve ilişki sorunları, ciddi sağlık sorunları veya iş yeri ve finansal stres faktörleri gibi önemli stres kaynaklarının karşısında sağlıklı şekilde duruma uyum sağlama süreci olarak tanımlıyorlar. Direnç bu zor deneyimlerden "geri dönmeyi" içerdiği kadar, derin kişisel gelişimi de içeriyor. Dirençli olmak bir kişinin zorluk veya sıkıntı yaşamayacağı anlamına gelmiyor. Travma yaşayan insanlar genellikle duygusal acı ve stres ile yüz yüze geliyor, bu yol ise sağlıklı şekilde duruma uyum sağlama süreçlerinin ardından dirençliliğe gidiyor.
Ermenistan'da 1988 depreminden sağ kurtulanlar ile yapılan uzun süreli bir araştırma, felaketten kısa bir süre sonra psikoterapi gören çocukların yetişkinlik dönemine kadar bu psikoterapinin yararlarını gördüklerini gösteriyor. Aynı araştırmadaki bulgular güçlü bir sosyal destek alabilen kişilerin TSSB ve depresyon geliştirme olasılıklarının daha düşük olduğunu gösteriyor.
Peki deprem sonrası yaşadığımız travmayı atlatmak adına alabileceğimiz önlemler neler?
- Sevdiklerinizle hissettikleriniz hakkında konuşmaya çalışın. Aynı zamanda onların da hissettiklerini dinleyin ve onaylayın. Bırakın duygularınız açığa çıksın ve sevdikleriniz bunları paylaşın.
- Zorlu zamanlarda sırtınızı sıvazlayan ve size koşulsuz bir şekilde destek olan kişiler için minnettar olun. Onlara minnettar oluşunuzu sesli bir şekilde dile getirin çünkü sesli dile getirmek, verilen değeri göstermenin en iyi yollarından biri olabiliyor.
- Deprem ve sonrasında yaşadığınız stres hiç yokmuş gibi davranmak yerine bunları kabul edin ve ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda mola verin. Her zaman üretken olmak zorunda olmadığınızı kabul edin. Yaşadığınız sıkıntılı dönemi kabul etmek adına sevdiklerinizle favori dizinizi izleyebilir veya canınızın çektiği yemeği pişirebilirsiniz.
- Deprem sonrasında normal hayata dönmek zor gibi gözükebilir. Tamamen olmasa bile olabildiğince rutinlerinize dönmeye çalışın. Örneğin, yemek saatlerinizle başlayabilirsiniz. Unutmayın, rutinlere geri dönmek depremin artırdığı stres seviyesini azaltmaya yardımcı olabilir.
- Sağlıklı bir yaşam sürmek, doğal bir stres azaltıcıdır. Siz de sağlıklı beslenerek, düzenli spor yaparak ve kaliteli bir uyku ile stresinizi azaltabilirsiniz. 10-15 dakikalık bir yürüyüş bile bazen yeterli olabilir.
- Deprem sonrasında oluşan -sigorta şirketleri veya müteahhit ile yapılacak anlaşmalar gibi - ekstra sorumluluklar kişiyi bunaltabiliyor. Sorumluluklarınızın sizi bunaltmasına izin vermemek için bu sorumlulukların yükünü sevdiklerinizle paylaşın.