Yakın ilişkilerimizin beynimiz ve genel anlamda fizyolojimiz üzerinde ne gibi etkileri olabileceğinden daha önceki yazılarımızda bahsettik. İkili ilişkiler dışında bir sosyal gruba ait olma durumu da samimiyet, öngörülebilirlik, güven, ortak hedefler için çabalama ve ortaya çıkan sorunları beraber çözme gibi duygu ve davranışları beraberinde getiriyor. Fakat yine tüm bu ilişkiler ağı içerisinde, üzerimizde en büyük etkiye sahip olan kişiler genelde partnerlerimiz oluyor. Partnerlerimiz sahip oldukları maddi ve manevi kaynakları bizim için kullanıyor, hasta olduğumuz zaman bizimle ilgileniyor ya da ebeveyn olmanın getirdiği sorumlulukları bizimle paylaşıyorlar.
Bir araştırmaya göre, yük ve sorumlulukları yakınlarımızla paylaşarak otokontrol, karar verme ve dikkat yönetimi gibi bilişsel becerilerimizi daha etkin bir şekilde kullanabiliyoruz. Bahsettiğimiz bu paylaşım özellikle bilişsel becerilerin etkin kullanımı açısından büyük öneme sahip oluyor çünkü bilişsel kaynaklarımız para ya da yiyecek gibi kaynaklara göre çok daha sınırlı. Başka bir deyişle; yakın ilişkilere sahip kişiler problem çözme, karar verme ya da tehditlere karşı tetikte olma gibi sorumlulukları tek başına üstlenmek yerine yakınındaki kişilerden destek alabiliyor. 2006 yılında yapılan deneysel bir araştırmaya göre; bir tehdit durumunda partnerimizin elimizi tuttuğu takdirde beynimiz bu tehditlere normalden daha zayıf tepkiler veriyor. Yine aynı tehdit durumunda bir yabancı elimizi tutarsa beynimizin verdiği tepki biraz daha güçlü oluyor. Fakat beynimiz en büyük tepkiyi tehditle yalnız başımıza yüzleştiğimiz takdirde veriyor. Bu da yakın ilişkilerin stresle başa çıkma konusunda ne kadar etkili olduğunu fakat yakın ilişkilerin yokluğunda sıradan sosyal ilişkilerin bile faydası dokunabileceğini bize gösteriyor.
Partnerler birbirleriyle zaman geçirdikçe ilişkileri için yaptıkları yatırımlar ve fedakarlıklar da artıyor. Bu süreçte partnerler birbirlerine daha bağlı ve de bağımlı hale geliyorlar fakat bu bağımlılık düşündüğümüzden çok daha derin mekanizmalara işleyebiliyor. "Geçişken Bellek Sistemi" fikrini ortaya atan Daniel Wegner tarafından yapılan araştırmalar gösteriyor ki hafızamız yani belleklerimiz de zamanla yakınlarımıza ve partnerlerimize bağımlı hale gelebiliyor. Bellekte tutulması gereken bilgi yükünü farkında olmadan aramızda paylaşıyoruz ve bu sayede ortak bir bellek olarak daha fazla bilgiyi saklayabiliyoruz.
Yakınlarımızdan destek aldığımız konular tabii ki bunlarla sınırlı değil. Araştırmalar gösteriyor ki, hedeflerimizin önemli bir bölümünü yakınlarımızla paylaşıyoruz. Fakat bundan bağımsız olarak hedeflerimize ulaşmak için yakınlarımızın destek ve önerilerine de ihtiyaç duyuyoruz. Bireysel hedeflerin dinamikleri üzerine yapılan araştırmalar uzun yıllar bireyleri birbirinden bağımsız olarak inceleme yoluyla yapılmış olsa da son zamanlarda kişilerarası ilişkiler de bu bağlamda incelenmeye başlıyor ve birçok araştırma sosyal ağların hedeflere ulaşma konusunda son derece etkili olduğunu gösteriyor. 12 bin katılımcı ile 32 yıl boyunca sürdürülen bir araştırma sonucunda bu konu üzerine ilginç bulgular elde edildiği görülüyor. Araştırmaya göre, partneri obez olan bir kişinin obez olma ihtimali, partneri obez olmayan kişilere göre %37 daha yüksek oluyor. Yine aynı araştırma sonucunda, partneri sigarayı bırakan kişilerin sigarayı bırakma ihtimalinin partneri sigarayı bırakmamış kişilere göre %67 daha yüksek olduğu görülüyor. 5.000'den fazla kişiyle yapılan yapılan başka bir araştırma sonucunda ise kilo verme konusunda benzer hedefleri olan takım arkadaşlarına sahip olmanın daha fazla kilo vermeyi sağladığı bulunuyor.
Peki tüm bu bilgiler bize ne söylüyor? şöyle düşünelim, gerçekleştirmek istediğiniz hedeflerinizi yakınlarınızla paylaşabilir ve onların desteğini isteyebilirsiniz. Kurtulmak istediğiniz ve size zarar verdiğini düşündüğünüz alışkanlıklarınızı beraber bırakmayı deneyebilirsiniz. Stresli bir durumdaysanız, örneğin önemli bir sunuma hazırlanıyorsanız partneriniz ya da yakınınızdan sadece yanınızda bulunmasını ve elinizi tutmasını isteyerek kendinizi çok daha iyi hissedebilirsiniz. Kısacası; sorumluluklar gibi, hedeflerinizi de paylaşarak hayatınızı daha kolay ve keyifli bir hale getirebilirsiniz.
İngilizce Aslından Çeviren: Alper Günay